拒之门外 jù zhī mén wài kapıdan kovmak

Explanation

拒:拒绝。把人挡在门外,不让其进入,形容拒绝协商或共事。

Reddetmek. Birini kapıda engellemek ve içeri girmesini önlemek, müzakere veya iş birliğinden kaçınmayı ifade eder.

Origin Story

从前,在一个偏僻的小村庄里,住着一位技艺高超的木匠。他以精湛的技艺闻名四方,许多人慕名而来,求他帮忙打造各种精美的家具。然而,这位木匠却有着古怪的脾气。他只愿意为那些他认为值得的人服务,而对于那些态度傲慢、不尊重他的客人,他常常会毫不犹豫地拒之门外。 有一天,一位富商来到木匠的家,想要订做一套价值不菲的红木家具。这位富商衣着华丽,气宇轩昂,但他说话的语气却带着一丝轻蔑和傲慢。他根本没有把木匠放在眼里,只是高高在上地吩咐木匠按照他的要求去做。木匠听后,沉默了一阵子,然后平静地说:“对不起,我不能为你做这套家具。”富商大吃一惊,没想到自己竟然会被拒之门外。他恼羞成怒地质问木匠原因,木匠只是淡淡地说:“我尊重每一个客户,但我更尊重我自己。你的态度让我感到不舒服,所以我不愿意为你服务。”富商悻悻地离开了。 不久后,一位年轻的农夫来到木匠家。他衣着朴素,但他的言行举止却非常谦逊有礼。他向木匠详细地描述了他需要的家具,并且认真地倾听着木匠的建议。木匠被他诚恳的态度所感动,欣然答应了他的请求,并为他打造了一套结实耐用的家具。这个故事告诉我们,无论做什么事,都要尊重他人,也要尊重自己。只有这样,才能赢得他人的尊重,获得成功。

cóng qián, zài yīgè piānpì de xiǎo cūnzhuāng lǐ, zhù zhe yī wèi jìyì gāochāo de mùjiàng. tā yǐ jīngzhàn de jìyì wénmíng sìfāng, xǔduō rén mùmíng ér lái, qiú tā bāngmáng dǎzào gè zhǒng jīngměi de jiājù. rán'ér, zhè wèi mùjiàng què yǒuzhe guǎiguài de píqì. tā zhǐ yuànyì wèi nàxiē tā rènwéi zhídé de rén fúwù, ér duìyú nàxiē tàidu àomàn, bù zūnjìng tā de kè rén, tā chángcháng huì háo bù yóuyù de jù zhī mén wài.

Eskiden, ıssız bir köyde çok yetenekli bir marangoz yaşarmış. Olağanüstü becerisiyle tanınırmış ve birçok insan, güzel mobilyalar yaptırmak için uzaklardan gelirlermiş. Ancak bu marangozun tuhaf bir huyu varmış. Sadece layık gördükleri için çalışmayı kabul edermiş; kibir ve saygısızlıkla yaklaşanları ise acımasızca geri çevirirlermiş. Bir gün, zengin bir tüccar, değerli bir gül ağacı mobilya takımı sipariş etmek umuduyla marangozun evine gelmiş. Tüccar, şık giyinmiş ve kendini beğenmiş bir tavırla, küçümseyici ve kibirli bir tonda konuşuyormuş. Marangoza hiç saygı göstermemiş, sadece mobilyaları kendi belirttiği özelliklere göre yapmasını emretmiş. Sakince dinledikten sonra, marangoz sakin bir şekilde şu cevabı vermiş: "Üzgünüm, sizin için bu mobilyayı yapamam." Tüccar şaşkına dönmüş, reddedileceğini beklemiyormuş. Öfkeyle açıklama istemiş, ancak marangoz sadece şu cevabı vermiş: "Her müşteriye saygı duyarım, ama kendime daha çok saygı duyarım. Tavrınız bana hoş gelmediği için sizin için çalışmayı reddediyorum." Tüccar öfkeyle uzaklaşmış. Kısa bir süre sonra, genç bir çiftçi marangozun evine gelmiş. Basit kıyafetlerle gelmiş ama tavrı alçak gönüllü ve nazikmiş. İhtiyaç duyduğu mobilyaları detaylı bir şekilde anlatmış ve marangozun önerilerini dikkatle dinlemiş. Marangoz onun samimiyetinden etkilenmiş ve isteğini memnuniyetle kabul ederek, dürüst çiftçi için sağlam ve dayanıklı bir mobilya takımı yapmış. Bu hikaye, tüm etkileşimlerimizde başkalarına olduğu kadar kendimize de saygı göstermemiz gerektiğini hatırlatıyor. Sadece böylece başkalarının saygısını kazanabilir ve başarılı olabiliriz.

Usage

主要用于比喻拒绝与人合作、协商等。

zhǔyào yòng yú bǐyù jùjué yǔ rén hézuò, xiéshāng děng.

Genellikle birisiyle işbirliği yapmayı veya müzakere etmeyi reddetmeyi göstermek için kullanılır.

Examples

  • 他提出的方案,由于过于激进,最终被公司拒之门外。

    ta tichude fang'an, youyu guoyuzhijīn, zuizhōng bei gōngsī jù zhī mén wài.

    Çok radikal olduğu için önerisi şirket tarafından nihayetinde reddedildi.

  • 因为他的不合作态度,他被拒之门外,与团队失去了联系。

    yīnwèi tā de bù hézuò tàidu, tā bèi jù zhī mén wài, yǔ tuánduì shīqùle liánxì。

    İşbirlikçi olmayan tavrı nedeniyle dışlandı ve ekip ile bağlantısı koptu.