毫不犹豫 háo bù yóu yù tereddüt etmeden

Explanation

毫不犹豫,意思是一点也不犹豫,形容果断坚决。

Tereddüt etmeden, hiç tereddüt etmemek anlamına gelir ve kararlılık ile azmi tanımlar.

Origin Story

话说唐朝时期,边关告急,敌军来势汹汹。大将军李靖临危受命,奉命率军前往抵抗。面对来势汹汹的敌军,李靖并未慌乱,他迅速分析敌情,发现敌军虽然人数众多,但阵型松散,缺乏配合,正是各个击破的好时机。于是,李靖毫不犹豫地命令大军出击,采用集中优势兵力、各个击破的战术,稳扎稳打,一鼓作气,最终取得了辉煌的胜利,保卫了边疆的安宁。

huà shuō táng cháo shí qī, biān guān gào jí, dí jūn lái shì xióng xióng. dà jiāng jūn lǐ jìng lín wēi shòu mìng, fèng mìng shuài jūn qián wǎng dǐ kàng. miàn duì lái shì xióng xióng de dí jūn, lǐ jìng bìng wèi huāng luàn, tā sùnsù fēn xī dí qíng, fā xiàn dí jūn suī rán rén shù zhòng duō, dàn zhèn xíng sōng sàn, quē fá pèi hé, zhèng shì gè gè jī pò de hǎo shí jī. yú shì, lǐ jìng háo bù yóu yù de mìng lìng dà jūn chū jī, cǎi yòng jí zhōng yōu shì bīng lì, gè gè jī pò de zhàn shù, wěn zhā wěn dǎ, yī gǔ zuò qì, zuì zhōng qǔ dé le huī huáng de shèng lì, bǎo wèi le biān jiāng de ān níng.

Tang Hanedanlığı döneminde, sınırın acil durumda olduğu ve düşman güçlerinin büyük bir sayıda yaklaştığı söylenir. General Li Jing, kritik bir durumda göreve getirildi ve düşmana karşı koymak için birlikleri yönetme emrini aldı. Yaklaşan düşman güçleriyle karşı karşıya kaldığında Li Jing panik yapmadı. Düşman durumunu hızlı bir şekilde analiz etti ve düşman güçlerinin sayıca çok olmasına rağmen, formasyonlarının gevşek ve koordinasyon eksikliğinin, onları tek tek alt etmek için iyi bir fırsat olduğunu keşfetti. Bu nedenle, Li Jing tereddüt etmeden, üstün güçleri birleştirme ve düşmanları teker teker alt etme taktiğini kullanarak orduya saldırı emri verdi. Kararlı ve agresif savaşlarla, sonunda görkemli bir zafer kazandılar ve sınırın barışını korudular.

Usage

表示行为迅速果断,毫不迟疑。常用于书面语。

biǎo shì xíng wéi sùnsù guǒ duàn, háo bù chí yí. cháng yòng yú shū miàn yǔ.

Hareketlerin hızlı, kararlı ve tereddütsüz olduğunu ifade eder. Genellikle yazılı dilde kullanılır.

Examples

  • 面对危险,他毫不犹豫地冲了上去。

    miàn duì wēi xiǎn, tā háo bù yóu yù de chōng le shàng qù

    Tehlikeyle karşı karşıya kaldığında, hiç tereddüt etmeden ilerledi.

  • 面对突发事件,我们应该毫不犹豫地采取行动。

    miàn duì tū fā shì jiàn, wǒmen yīng gāi háo bù yóu yù de cǎi qǔ xíng dòng

    Acil durumlarla karşı karşıya kaldığımızda, hiç tereddüt etmeden harekete geçmeliyiz.

  • 接到任务后,战士们毫不犹豫地投入战斗。

    jiē dào rèn wù hòu, zhàn shì men háo bù yóu yù de tóu rù zhàn dòu

    Görevi aldıktan sonra, askerler hiç tereddüt etmeden savaşa atıldılar