犹豫不决 tereddüt etmek
Explanation
形容迟疑不决,拿不定主意。
Tereddüt ve kararsızlığı tanımlar.
Origin Story
战国时期,秦国大军攻打赵国都城邯郸,赵国危在旦夕。赵王派使者前往魏国请求支援,魏国大将晋鄙却按兵不动,犹豫不决。眼看邯郸城池就要被攻破,赵国面临灭亡的危险。这时,平原君想出一个办法,他派人找到魏国的谋士鲁仲连,请他出面劝说晋鄙。鲁仲连巧妙地分析了形势,指出了如果不及时出兵支援赵国,魏国也将面临秦国的威胁。一番劝说之后,晋鄙终于下定决心,率领大军前往邯郸,解救了赵国于危难之中。这个故事告诉我们,在关键时刻,犹豫不决只会贻误战机,只有果断决策才能扭转乾坤。
Savaşan Devletler Dönemi'nde, Qin ordusu Zhao'nun başkenti Handan'ı kuşattı ve Zhao tehlikedeydi. Zhao kralı, Wei'den yardım istemek için bir elçi gönderdi, ancak Wei generali Jin Bi hareketsiz kaldı ve tereddüt etti. Handan'ın düşmek üzere olduğu sırada, Zhao yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Bu sırada Pingyuan Jun bir plan hazırladı. Wei'den bir stratejist olan Lu Zhonglian'ı bulmak için birini gönderdi ve Jin Bi'yi ikna etmesini istedi. Lu Zhonglian durumu ustaca analiz ederek, Wei'nin zamanında Zhao'ya destek olmak için birlikler göndermemesi durumunda Wei'nin de Qin tehdidiyle karşı karşıya kalacağını belirtti. İknadan sonra, Jin Bi sonunda Handan'a birlikleriyle gitmeye karar verdi ve Zhao'yu tehlikeden kurtardı. Bu hikaye bize, kritik anlarda tereddütün sadece fırsatların kaçırılmasına yol açtığını ve ancak kararlı karar vermeyle durumun değişebileceğini anlatıyor.
Usage
常用于形容人在面临选择或决策时犹豫不决的状态,也指事情处理拖拉,效率低下。
Genellikle bir seçim veya karar verme aşamasında tereddüt ve kararsızlık durumunu veya işlerin yavaş ve verimsiz bir şekilde ele alınmasını tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他总是犹豫不决,错失了很多机会。
ta zong shi youyu bu jue, cuoshi le hen duo jihui
Her zaman tereddüt eder, birçok fırsatı kaçırır.
-
面对难题,不要犹豫不决,要果断做出决定。
mian dui nan ti, bu yao youyu bu jue, yao guoduan zuochu jueding
Zorluklarla karşı karşıya kaldığında tereddüt etmeyin, kararlı bir karar verin.