独往独来 yalnız
Explanation
指行动自由,没有阻碍。也指为人孤僻,不与人来往。
Engeller olmadan hareket özgürlüğünü ifade eder. Ayrıca yalnız yaşayan ve başkalarıyla etkileşim kurmayan bir kişiyi de ifade eder.
Origin Story
从前,在幽静的山谷里,住着一位隐士。他名叫清风,从小就爱好自由,不喜欢喧嚣的人群。他每日清晨,都会独自一人去山顶采药,傍晚归来,伴着山间的鸟鸣,整理药材。他行走在山间小路上,脚步轻盈,宛如山间轻柔的风,自由自在。有时,他会遇到山村里的村民,但只是简单地点头示意,便又继续前行,从不主动与人攀谈。村民们都知道清风是一位隐士,尊重他的选择,敬佩他的洒脱。清风就这样,独往独来,在山谷里度过了平静而充实的一生,他的名字也成为了山谷里一道独特的风景线。
Bir zamanlar, sessiz bir vadide bir keşiş yaşıyordu. Adı Qingfeng'di ve küçük yaştan itibaren özgürlüğü sever, gürültülü kalabalıkları sevmezdi. Her sabah, yalnız başına dağın tepesine ot toplamaya gider, akşamları ise dağ kuşlarının şarkıları eşliğinde geri döner, otları ayıklayıp düzenlerdi. Dağ yollarında yürürken adımları hafif olurdu, tıpkı nazik bir dağ meltemi gibi, özgür ve kaygısızdı. Bazen köylülerle karşılaşır, ancak sadece kısaca başını sallar ve yoluna devam eder, asla bir konuşma başlatmazdı. Köylüler Qingfeng'in bir keşiş olduğunu biliyordu ve seçimine saygı duyar, rahat tavrına hayran kalırlardı. Qingfeng böylece, yalnız ve bağımsız olarak vadide, huzurlu ve tatmin edici bir hayat geçirdi ve adı vadinin manzarasının eşsiz bir parçası oldu.
Usage
常用来形容一个人行动自由,不受约束,或性格孤僻,不善与人交往。
Sıklıkla, birinin eylemlerinde özgür, kısıtlanmamış veya yalnız bir kişiliğe sahip ve başkalarıyla etkileşim kurmada iyi olmayan birini tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他独往独来,很少与人交往。
tā dú wǎng dú lái, hěn shǎo yǔ rén jiāowǎng。
O yalnızdır ve nadiren insanlarla etkileşim kurar.
-
这位画家风格独往独来,自成一家。
zhè wèi huàjiā fēnggé dú wǎng dú lái, zì chéng yījiā。
Bu ressamın tarzı eşsiz ve özgündür