和睦相处 uyum içinde yaşamak
Explanation
指彼此友好和好地相处,关系融洽。
İnsanların dostane ve uyumlu bir arada yaşamalarına işaret eder.
Origin Story
在一个古老的村庄里,住着两个家族,他们世世代代生活在一起。起初,这两个家族因为一些小事经常发生争吵,村庄也因此不得安宁。后来,村里来了一个智者,他告诉这两个家族,只有和睦相处,才能共同发展,让村庄变得更加繁荣富强。这两个家族听了智者的话,开始尝试着放下成见,互相理解,共同努力,最终他们和睦相处,村庄也因此变得更加美好。孩子们在田野里嬉戏玩耍,大人们一起劳作,整个村庄充满了欢声笑语。
Eski bir köyde, nesillerdir birlikte yaşayan iki aile vardı. Başlangıçta, bu iki aile küçük şeyler yüzünden sık sık kavga ederdi ve bu yüzden köy huzursuzdu. Daha sonra, köye bir bilge geldi ve bu iki aileye sadece uyum içinde yaşarlarsa birlikte gelişebileceklerini ve köyü daha müreffeh hale getirebileceklerini söyledi. Bu iki aile bilgenin sözlerini dinledi ve önyargılarını bir kenara bırakmaya, birbirlerini anlamaya ve birlikte çalışmaya çalıştılar. Sonunda uyum içinde yaşadılar ve bunun sonucunda köy daha güzel oldu. Çocuklar tarlada oynuyor, yetişkinler birlikte çalışıyor ve tüm köy kahkaha ve neşeyle doluydu.
Usage
用于形容人际关系和谐融洽。
Uyumlu ve dostane kişilerarası ilişkileri tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
邻里之间应该和睦相处。
línlǐ zhī jiān yīnggāi hé mù xiāng chǔ
Komşular birbirleriyle uyumlu bir şekilde yaşamalılar.
-
同学们和睦相处,共同学习进步。
tóngxué men hé mù xiāng chǔ, gòngtóng xuéxí jìnbù
Sınıf arkadaşları iyi geçinmeli ve birlikte öğrenmelidirler.
-
同事之间应该和睦相处,才能提高工作效率。
tóngshì zhī jiān yīnggāi hé mù xiāng chǔ, cáinéng tígāo gōngzuò xiàolǜ
İş arkadaşları iş verimliliğini artırmak için birbirleriyle iyi geçinmelidirler.