喃喃自语 mırıldanmak
Explanation
小声地自己跟自己说话。
Kendi kendine sessizce konuşmak.
Origin Story
夕阳西下,老张独自一人坐在公园的长椅上,望着落日的余晖,陷入沉思。他喃喃自语道:“今天的工作真让人疲惫,明天还要继续努力啊!”一阵微风拂过,树叶沙沙作响,仿佛在回应他的心声。他回忆起年轻时追逐梦想的场景,心中涌起一股淡淡的忧伤,却又充满了对未来的希望。他继续喃喃自语:“人生短暂,要珍惜当下,活出精彩!”说完,他轻轻地叹了口气,起身离开了公园。
Güneş batarken, Lao Zhang parkta bir bankta yalnız başına oturmuş, gün batımını izliyor ve düşüncelere dalmıştı. Kendi kendine mırıldandı: “Bugünün işi gerçekten yorucuydu, yarın da çalışmaya devam etmeliyim!” Yumuşak bir esinti esti, yapraklar hışırdadı, sanki duygularına yankı veriyordu. Gençliğinde hayallerinin peşinden koştuğu sahneleri hatırladı ve kalbinde hafif bir hüzün belirdi, ancak geleceğe dair umutla doluydu. Mırıldanmaya devam etti: “Hayat kısa, anı yaşamak ve güzel bir hayat sürmek gerek!” Bunu söyledikten sonra hafifçe iç çekti, ayağa kalktı ve parktan ayrıldı.
Usage
形容一个人小声地自己跟自己说话。
Kendi kendine sessizce konuşan birini tanımlamak için.
Examples
-
他一个人在房间里喃喃自语,不知道在想些什么。
tā yīgèrén zài fángjiān lǐ nánnánzìyǔ, bù zhīdào zài xiǎng xiē shénme.
Odasında tek başına mırıldanıyordu, ne düşündüğünü bilmiyordu.
-
考试结束后,小明喃喃自语着答案,懊悔不已。
kǎoshì jiéshù hòu, xiǎo míng nánnánzìyǔzhe dá'àn, àohuǐ bù yǐ.
Sınavdan sonra Ahmet, cevapları mırıldanarak pişman oldu.