坐卧不安 huzursuz
Explanation
形容因忧虑、恐惧而无法平静,坐卧不安宁。
Endişe veya korkudan kaynaklanan huzursuzluk ve rahatsızlık durumunu tanımlamak için kullanılır.
Origin Story
话说唐朝时期,有一位名叫李白的诗人,他一生豪放不羁,写下了许多传世佳作。然而,他晚年却因卷入政治斗争而遭受流放。在前往流放地的途中,李白心中充满了焦虑和不安。他日夜兼程,却始终无法摆脱心中的恐惧。他坐在马上,身子不停地颤抖,每当夜幕降临,他便辗转反侧,无法入眠。他时而起身踱步,时而倚靠在树干上,眼神空洞迷茫。他甚至不敢想象未来的命运,这种坐卧不安的状态,伴随了他整个流放的旅程。
Tang Hanedanlığı döneminde, özgür ruhu ve sayısız ölümsüz eseriyle tanınan Li Bai adında bir şair vardı. Ancak, hayatının son yıllarında, siyasi mücadelelere karıştığı için sürgüne gönderildi. Sürgün yerine giderken, Li Bai'nin kalbi endişe ve huzursuzlukla doldu. Gündüz gece yolculuk etti, ancak iç korkusundan kurtulamadı. Atının üzerinde otururken, bedeni durmadan titriyordu. Her gece dönüp duruyor, uyuyamayıp kalıyordu. Bazen kalkıp dolaşıyor, bazen bir ağacın gövdesine yaslanıyor, bakışı kayıp ve boştu. Gelecekteki kaderini hayal etmeye bile cesaret edemiyordu ve bu sürekli huzursuzluk hali, sürgün yolculuğu boyunca ona eşlik etti.
Usage
用于描写因担忧、害怕等情绪而坐立不安的状态。
Endişe, korku vb. nedenlerle oluşan huzursuzluk ve rahatsızlık durumunu tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他考试没考好,心里一直坐卧不安。
tā kǎoshì méi kǎo hǎo, xīn lǐ yīzhí zuò wò bù ān
Sınavdan kaldı ve o zamandan beri huzursuz.
-
自从得知坏消息后,他就坐卧不安,茶饭不思。
zìcóng dé zhī huài xiāoxī hòu, tā jiù zuò wò bù ān, cháfàn bù sī
Kötü haberi aldıktan beri huzursuz ve yemek yiyemiyor.