坐立不安 zuò lì bù ān huzursuz

Explanation

形容因焦虑、担忧或紧张而无法平静地坐着或站着。

Kaygı, endişe veya sinirlilik nedeniyle sakin bir şekilde oturup durma yeteneğinin olmamasını tanımlar.

Origin Story

话说当年,一位书生名叫李诚,为了参加科举考试,夜以继日地苦读。临近考试的日子,李诚心中既兴奋又紧张,他翻来覆去睡不着觉,总是坐立不安。他担心自己考不好,辜负父母的期望;他担心自己考得好,却因各种意外因素而落榜。考试当天,李诚早早来到考场,却发现自己忘带了文房四宝。他急得团团转,坐立不安,脑子里一片空白。这时,一位好心的老秀才发现了他的窘境,便将自己备用的笔墨纸砚送给了他。李诚拿到文房四宝,这才稍稍平静了一些。这场考试,李诚最终金榜题名,高中状元。从此,他再也没有经历过如此坐立不安的时刻。

huà shuō dāngnián, yī wèi shūshēng míng jiào lǐ chéng, wèile cānjiā kējǔ kǎoshì, yè yǐ rì de kǔ dú. lín jìn kǎoshì de rìzi, lǐ chéng xīnzhōng jì xīngfèn yòu jǐnzhāng, tā fān lái fù qù shuì bu zháo jiào, zǒng shì zuòlì bù'ān. tā dānxīn zìjǐ kǎo bu hǎo, gūfù fùmǔ de qiwàng; tā dānxīn zìjǐ kǎo de hǎo, què yīn gè zhǒng yìwài yīnsù ér luò bǎng. kǎoshì dāngtiān, lǐ chéng zǎo zǎo lái dào kǎochǎng, què fāxiàn zìjǐ wàng dài le wénfáng sìbǎo. tā jí de tuántúan zhuǎn, zuòlì bù'ān, nǎozi lǐ yīpiàn kòngbái. zhè shí, yī wèi hǎoxīn de lǎo xiù cái fāxiàn le tā de jiǒngjìng, biàn jiāng zìjǐ bèiyòng de bǐmò zhǐyàn sòng gěi le tā. lǐ chéng ná dào wénfáng sìbǎo, cái cè shāo shāo píngjìng le yīxiē. zhè chǎng kǎoshì, lǐ chéng zuìzhōng jīnbǎng tímíng, gāozhōng zhuàngyuán. cóngcǐ, tā zài yě méiyǒu jīnglì guò rúcǐ zuòlì bù'ān de shíkè.

Rivayet olunur ki, bir zamanlar imparatorluk sınavına girmek için gece gündüz çalışan Li Cheng adında bir bilgin varmış. Sınav yaklaştıkça Li Cheng hem heyecanlanmış hem de gerilmişti. Durmadan dönüp durmuş, uyuyamamış, hep huzursuz olmuş. Sınavda başarısız olmaktan ve ailesinin beklentilerini karşılayamamaktan korkuyordu; iyi de yapsa beklenmedik nedenlerden dolayı başarısız olmaktan da korkuyordu. Sınav günü Li Cheng, sınav salonuna erken gelmiş, ancak yazı gereçlerini getirmeyi unutmuştu. Panikleyip huzursuz olmuştu, zihni boştu. Tam o sırada, iyi kalpli yaşlı bir bilgin durumunu fark etmiş ve kendi yedek yazı gereçlerini vermişti. Yazı gereçlerini aldıktan sonra Li Cheng biraz sakinleşmişti. Bu sınavda Li Cheng sonunda en yüksek puanı almıştı. O günden sonra böyle bir huzursuzluk hiç yaşamadı.

Usage

多用于描写人物因焦虑、担忧或紧张而无法平静的内心状态。

duō yòng yú miáoxiě rénwù yīn jiāolǜ, dānxīn huò jǐnzhāng ér wúfǎ píngjìng de nèixīn zhuàngtài

Genellikle kaygı, endişe veya sinirlilik nedeniyle sakin olamayan bir kişinin iç durumunu tanımlamak için kullanılır.

Examples

  • 他考试前坐立不安,心里七上八下。

    tā kǎoshì qián zuòlì bù'ān, xīnlǐ qīsàng bāxià

    Sınavdan önce huzursuzdu, kalbi hızla çarpıyordu.

  • 听到这个坏消息,她坐立不安,整晚都没睡好。

    tīngdào zhège huài xiāoxī, tā zuòlì bù'ān, zhěngwǎn dōu méi shuì hǎo

    Bu kötü haberi duyunca huzursuz oldu ve bütün gece uyuyamadı.

  • 等待面试结果,他坐立不安,不停地踱步。

    děngdài miànshì jiéguǒ, tā zuòlì bù'ān, bùtíng de duóbù

    Mülakat sonuçlarını beklerken huzursuzdu ve sürekli oradan oraya dolandı.