多愁善感 duygusal
Explanation
形容人感情丰富,容易伤感。
Duygusal olarak zengin ve kolayca üzülen birini tanımlamak için kullanılır.
Origin Story
很久以前,在一个小山村里,住着一位名叫小雨的姑娘。小雨生性多愁善感,她喜欢坐在窗前,看着窗外飘落的雪花,听着风儿轻轻的低语,心中便会涌起一阵阵莫名的伤感。她常常对着镜子,默默地流泪,为那些虚无缥缈的悲伤而落泪。村里的人们都觉得她很奇怪,甚至有人说她疯了。可是,小雨并不在意别人的看法,她依然沉浸在自己的世界里,感受着那些细腻的情感,体会着人生的酸甜苦辣。有一天,一位云游四方的道士来到村里,他看到了小雨,便走上前去,和小雨聊了起来。道士问小雨:“姑娘,你为什么总是这么悲伤呢?”小雨回答道:“我不知道,我好像天生就是这样,很容易为一些小事而忧伤。”道士笑了笑,说道:“其实,人生的道路上,充满了各种各样的挑战,我们不可能一帆风顺,总会遇到一些挫折和困难。但是,我们不能总是沉溺于悲伤之中,我们要学会坚强,要学会勇敢地面对人生的挑战。如果你总是多愁善感,那么你就会失去很多快乐,你会错失很多美好的事物。”小雨听了道士的话,心中豁然开朗。她开始尝试着改变自己,她不再沉溺于悲伤之中,她开始积极地参与村里的活动,结交更多的朋友。她发现,原来人生并不只是悲伤,还有很多美好的事物值得我们去珍惜。从此以后,小雨变得开朗了许多,她不再多愁善感,她学会了用积极乐观的心态去面对生活,去享受生活中的点点滴滴。
Çok eski zamanlarda, küçük bir dağ köyünde Xiaoyu adında bir kız yaşıyordu. Xiaoyu doğal olarak duygusal biriydi. Pencerenin yanında oturup dışarıdaki yağan karı izlemeyi ve hafif rüzgarın fısıltılarını dinlemeyi severdi, ve kalbi tarifsiz bir hüzünle dolarcasına. Ayna karşısında sık sık sessizce ağlar, anlamsız kederleri için gözyaşı dökerdi. Köylüler onu garip buluyordu, hatta bazıları deli olduğunu söylüyordu. Ama Xiaoyu başkalarının görüşlerine aldırış etmiyordu. Kendi dünyasında kalmış, hassas duygularını hissetmiş ve hayatın iniş çıkışlarını yaşamıştı. Bir gün, gezip dolaşan bir Taoist rahip köye geldi, Xiaoyu'yu gördü ve yanına gidip onunla sohbet etmeye başladı. Rahip Xiaoyu'ya sordu: "Kızım, neden hep bu kadar üzgünsün?" Xiaoyu şöyle cevapladı: "Bilmiyorum. Sanırım böyle doğmuşum, küçük şeyler bile beni üzüyor." Rahip gülümsedi ve şöyle dedi: "Aslında, hayat yolunda her türden zorluk vardır. Her zaman yolunda gidemeyiz, her zaman başarısızlıklar ve zorluklarla karşılaşacağız. Ama hep üzüntü içinde boğulmamalıyız. Güçlü olmayı, hayatın zorluklarıyla cesurca yüzleşmeyi öğrenmeliyiz. Eğer her zaman duygusal olursan, çok fazla mutluluğu kaybedersin, çok güzel şeyleri kaçırırsın." Xiaoyu rahibin sözlerinden etkilendi. Kendini değiştirmeye çalışmaya başladı, artık üzüntü içinde boğulmuyordu, köyün etkinliklerine aktif olarak katılmaya başladı ve yeni arkadaşlar edindi. Hayatın sadece üzüntü olmadığını, takdir edilmeyi hak eden birçok güzel şey olduğunu keşfetti. O zamandan beri Xiaoyu çok daha neşeli oldu. Artık duygusal değildi, hayata pozitif ve iyimser bir bakış açısıyla bakmayı, hayatın her anının tadını çıkarmayı öğrendi.
Usage
作谓语、定语;形容人感情丰富,容易伤感。
Yüklem veya sıfat olarak; duygusal olarak zengin ve kolayca üzülen birini tanımlar.
Examples
-
她是一个多愁善感的人,常常为一些小事而忧伤。
tā shì yīgè duōchóu shàngǎn de rén, chángcháng wèi yīxiē xiǎoshì ér yōushāng
O çok duygusal bir insan, küçük şeyler için bile üzülebiliyor.
-
读着这首诗,我不禁多愁善感起来。
dúzhe zhè shǒu shī, wǒ bù jīn duōchóu shàngǎn qǐlái
Bu şiiri okuyunca duygulanmadan edemiyorum.