小打小闹 küçük çaplı çatışmalar
Explanation
形容规模小,影响不大的事情,多指争吵或打架。
Küçük ölçekli ve önemsiz etkisi olan şeyleri tanımlar, genellikle kavgalara veya dövüşlere atıfta bulunur.
Origin Story
在一个偏僻的小山村里,住着两位老人,他们虽然是邻居,却因为一些鸡毛蒜皮的小事经常发生争吵。有时,是因为村口那棵老树的树荫归谁所有;有时,是因为自家菜园里的一颗萝卜被谁偷走了。这些争吵,大多是小打小闹,并没有造成什么严重的后果,只是让村里的人们茶余饭后多了些谈资。然而,两位老人却因此结下了梁子,彼此之间充满了芥蒂。一天,村里来了个说书先生,他讲的故事里,有仁义礼智信,有忠孝节义,也有宽容和睦。两位老人听得入了迷,故事里的内容,让他们开始反思自己平时的行为。他们意识到,自己因为一些小事而争吵不休,不仅伤害了彼此的感情,也影响了村里的和谐。从此以后,两位老人再也没有因为小事而争吵,他们开始互相帮助,互相体谅,像老朋友一样相处融洽。村里的人们都为他们的改变感到欣慰,他们明白,小打小闹只会带来不必要的麻烦,只有互相尊重,互相理解,才能拥有和谐的生活。
Uzak bir dağ köyünde, komşular olmalarına rağmen önemsiz şeyler yüzünden sık sık kavga eden iki yaşlı adam yaşıyordu. Bazen köy girişindeki eski bir ağacın gölgesi yüzünden; bazen de birinin bahçesinden çalınan bir turp yüzünden kavga ediyorlardı. Bu kavgalar çoğunlukla küçük çaplıydı ve ciddi sonuçlar doğurmuyordu, sadece köylülere dedikodu malzemesi sağlıyordu. Ancak iki yaşlı adam da birbirlerine karşı kin beslemişti. Bir gün, bir hikaye anlatıcısı köye geldi ve erdem ve uyumla dolu hikayeler anlattı. İki yaşlı adam dikkatlice dinlediler ve hikayeler onları kendi davranışları hakkında düşünmeye sevk etti. Önemsiz şeyler yüzünden sürekli kavgalarının sadece ilişkilerini bozmakla kalmayıp köyün uyumunu da etkilediğini fark ettiler. O zamandan beri, iki yaşlı adam önemsiz şeyler yüzünden kavga etmeyi bıraktı. Birbirlerine yardım etmeye ve birbirlerini anlamaya başladılar, eski arkadaşlar gibi huzur içinde birlikte yaşıyorlardı. Köylüler onların değişiminden rahatlamıştı. Küçük kavgaların sadece gereksiz sorunlara yol açtığını ve sadece karşılıklı saygı ve anlayışın uyumlu bir yaşam getirebileceğini anlamışlardı.
Usage
用作主语、宾语;用于口语
Özne ve nesne olarak kullanılır; konuşma dilinde kullanılır.
Examples
-
他们只是小打小闹,并没有真的做什么坏事。
tāmen zhǐshì xiǎodǎxiǎonào, bìng méiyǒu zhēn de zuò shénme huài shì。
Sadece küçük bir tartışmaydı; gerçekten kötü bir şey yapmadılar.
-
这次的项目只是小打小闹,不足以改变大局。
zhè cì de xiàngmù zhǐshì xiǎodǎxiǎonào, bù zúyǐ gǎibiàn dàjú。
Bu proje sadece küçük bir operasyondu; genel durumu değiştirmek için yeterli değildi