惹人注目 dikkat çekici
Explanation
惹:招惹,引起。引起别人的注意。
Çekmek: kışkırtmak, neden olmak. Başkalarının dikkatini çekmek.
Origin Story
在一个热闹的集市上,一位身穿华丽服饰的女子,手持一把精致的油纸伞,缓缓走过。她举手投足间都散发着优雅的气质,引来众多目光。她并非有意炫耀,只是她与众不同的装扮,自然而然地惹人注目。人群中,有位年轻的书生,被她的美丽深深吸引,默默地注视着她的背影,直到她消失在人群中。还有一位老农,则对她华丽的服饰感到不解,认为如此奢华,在百姓生活中是不合时宜的。但无论如何,这位女子独特的魅力,确实惹人注目,成为了集市上最引人注目的风景线。
Yoğun bir pazarda, güzel kıyafetler giymiş ve zarif bir yağlı kağıt şemsiye taşıyan bir kadın, yavaşça yürüyordu. Her hareketi zarafet yayıyor, birçok bakışı çekiyordu. Övünmeyi amaçlamamıştı, ancak benzersiz kıyafeti doğal olarak dikkat çekiyordu. Kalabalık arasında, güzelliğine hayran kalmış genç bir bilgin, kaybolana kadar sessizce arkasını izliyordu. Yaşlı bir çiftçi ise lüks kıyafetini anlamıyor, sıradan insanların basit yaşamında uygunsuz buluyordu. Ancak her halükarda, kadının eşsiz cazibesi kesinlikle dikkat çekti ve pazardaki en dikkat çekici manzara oldu.
Usage
作谓语、定语;指吸引人的注意。
Yüklem, sıfat olarak; dikkati çeken bir şeye işaret eder.
Examples
-
她穿着一件鲜艳的红裙子,在人群中格外惹人注目。
tā chuān zhe yī jiàn xiānyàn de hóng qún zi, zài rén qún zhōng gé wài rě rén zhù mù
Parıldayan kırmızı bir elbise giyiyordu, kalabalıkta dikkat çekiciydi.
-
他精彩的演讲惹人注目,赢得了阵阵掌声。
tā jīng cǎi de yǎnjiǎng rě rén zhù mù, yíng dé le zhèn zhèn zhǎng shēng
Muhteşem konuşması dikkatleri çekti ve büyük alkış aldı.