有凭有据 yǒu píng yǒu jù kesin kanıtlı

Explanation

既有凭证,又有依据,指证据确凿,不容置疑。

Hem belge hem de dayanak olmak, delillerin kesin ve çürütülemez olduğu anlamına gelir.

Origin Story

话说唐朝时期,有个叫李白的诗人,他写了一首诗,题目是《望庐山瀑布》。诗中写到瀑布飞流直下三千尺,疑是银河落九天。这首诗写得非常生动形象,许多人都觉得非常赞赏。但是,有人就怀疑这首诗是不是李白真的写,于是大家开始调查。经过一番调查,终于找到了李白亲笔写的诗稿,还有当时的诗集,以及其他许多证人证言,证明这首诗确实出自李白之手。这便是有凭有据的例子。

huàshuō tángcháo shíqí, yǒu gè jiào lǐ bái de shīrén, tā xiě le yī shǒu shī, tímù shì 《wàng lúshān pùbù》

Söylendiğine göre Tang Hanedanlığı döneminde, "Lushan Şelalesi'ne Bakış" adlı bir şiir yazan Li Bai adında bir şair yaşamıştı. Şiir, üç bin fitten aşağıya düşen şelaleyi, sanki Samanyolu gökyüzünden düşüyormuş gibi tasvir ediyordu. Birçok kişi şiiri çok beğendi. Ancak bazıları, şiirin gerçekten Li Bai tarafından yazıldığından şüphe etti ve bir soruşturma başlattı. Kapsamlı bir soruşturma sonucunda, Li Bai'nin el yazması orijinalini, o dönemki şiir koleksiyonlarını ve şiirin Li Bai tarafından yazıldığını doğrulayan çok sayıda tanık ifadesini buldular. Bu, kesin delillerin bir örneğidir.

Usage

用于说明事情有确凿的证据。

yòng yú shuōmíng shìqíng yǒu quèzáode zhèngjù

Bir şeyin kesin kanıtı olduğunu göstermek için kullanılır.

Examples

  • 警方已掌握了有凭有据的证据。

    jǐngfāng yǐ zhǎngwò le yǒupíng yǒujù de zhèngjù

    Polisler kesin kanıt elde etti.

  • 他的说法有凭有据,令人信服。

    tā de shuōfǎ yǒu píng yǒu jù, lìng rén xìnfú

    Sözleri sağlam ve ikna edici.

  • 这份报告有凭有据,不容置疑。

    zhè fèn bàogào yǒu píng yǒu jù, bùróng zhìyí

    Bu rapor iyi belgelenmiş ve inkar edilemez.