束手缚脚 bağlı eller ve ayaklar
Explanation
捆住手脚,形容胆子小,顾虑多。
Ellerin ve ayakların bağlanması; az cesareti ve birçok endişesi olan birini tanımlar.
Origin Story
从前,在一个偏僻的小村庄里,住着一位名叫阿福的年轻人。阿福生性胆小,做什么事情都畏首畏尾,总是瞻前顾后,生怕出错。村里要选拔一位青年去县城参加比赛,这是一个难得的机会,但是阿福却犹豫不决。他的父母鼓励他,可是阿福仍然束手缚脚,不敢放手一搏。最后,机会被别人抢走了,阿福只能眼睁睁地看着别人去实现梦想,自己却留在了原地。他后悔莫及,决心改变自己胆小怕事的性格。他开始尝试做一些以前不敢做的事情,慢慢地,他变得越来越勇敢,越来越自信。最终,他克服了内心的恐惧,走出了胆小的阴影,成为了一个勇敢自信的人。
Bir zamanlar, ıssız bir köyde Afu adında genç bir adam yaşıyordu. Afu doğası gereği utangaçtı ve yaptığı her işte hep tereddütlü ve ihtiyatlıydı, her zaman önünü ve arkasını kollayarak hata yapmaktan korkuyordu. Köy, ilçe şehrinde bir yarışmaya katılacak genç bir adam seçmeliydi, nadir bir fırsattı ama Afu tereddüt ediyordu. Ailesi onu cesaretlendirdi ama Afu yine de tereddüt ediyordu, risk almaya cesaret edemiyordu. Sonunda fırsat başkaları tarafından ele geçirildi ve Afu sadece başkalarının hayallerini gerçekleştirirken kendisinin orada kaldığını izleyebildi. Bunu derinden pişmanlık duydu ve utangaç ve korkak kişiliğini değiştirmeye karar verdi. Daha önce hiç cesaret edemediği şeyleri denemeye başladı ve yavaş yavaş daha cesur ve kendine güvenen biri oldu. Sonunda içsel korkularını yendi, utangaçlığın gölgesinden çıktı ve cesur ve kendine güvenen bir insan oldu.
Usage
作谓语、定语;比喻做事过分小心,不敢放手。
Yüklem, sıfat; aşırı ihtiyatlı olup bırakmaya cesaret edemeyen bir kişi için bir metafor.
Examples
-
他做事总是束手束脚,缺乏果断性。
tā zuòshì zǒngshì shùshǒu shùjiǎo, quēfá guǒduàn xìng。
İşinde her zaman tereddütlüdür, karar vermekte zorlanır.
-
面对突如其来的问题,他束手缚脚,不知所措。
miànduì tūrú'ér lái de wèntí, tā shùshǒu fùjiǎo, bùzhī suǒ cuò
Beklenmedik bir sorunla karşılaştığında panik oldu ve hiçbir şey yapamadı