步步紧逼 bù bù jǐn bī adım adım baskı

Explanation

指紧紧地逼近,毫不松懈。形容形势紧迫,压力很大。

Sıkıca ve gevşemeksizin baskı yapmak anlamına gelir. Çok büyük baskı altında gergin bir durumu tanımlar.

Origin Story

话说古代有一位名叫李白的侠客,他武艺高强,行侠仗义。一日,他听说在山林深处有一伙盗匪作恶多端,于是决定前去铲除。他一路追踪,盗匪们发现后,便开始逃窜。李白毫不犹豫,步步紧逼,盗匪们虽然人数众多,但面对李白凌厉的攻势,也只有节节败退的份儿。最后,盗匪们被逼到了悬崖边上,无路可逃,只得束手就擒。李白最终将盗匪绳之以法,为民除害,赢得了百姓的赞扬。

huì shuō gǔdài yǒu yī wèi míng jiào lǐ bái de xiákè, tā wǔyì gāo qiáng, xíng xiá zhàng yì. yī rì, tā tīng shuō zài shānlín shēnchù yǒu yī huǒ dàofěi zuò'è duō duān, yúshì juédìng qián qù chǎnchú. tā yīlù zhuī zōng, dàofěi men fāxiàn hòu, biàn kāishǐ táocuàn. lǐ bái háo wú yóuyù, bù bù jǐn bī, dàofěi men suīrán rénshù zhòng duō, dàn miàn duì lǐ bái línglì de gōngshì, yě zhǐyǒu jié jié bàituì de fèn er. zuìhòu, dàofěi men bèi bī dào le xuányá biān shang, wú lù kě táo, zhǐ děi shùshǒu jiù qín. lǐ bái zuìzhōng jiāng dàofěi shéng zhī yǐ fǎ, wèi mín chú hài, yíngdéle bǎixìng de zànyáng.

Eski zamanlarda, olağanüstü dövüş sanatları becerileri ve doğruluğuyla tanınan Li Bai adında bir şövalye yaşarmış. Bir gün, derin dağlarda büyük bir kargaşa çıkaran bir haydut çetesi hakkında haber almış. Onları ortadan kaldırmaya kararlı olan Li Bai, onları amansızca takip etmiş. Keşfedildiklerinde haydutlar kaçmış, ancak Li Bai amansızca peşlerinden gitmeye devam etmiş. Sayıca üstün olmalarına rağmen, Li Bai'nin amansız baskısı altında haydutlar adım adım geri çekilmek zorunda kalmışlar. Bir uçurumun kenarına sıkışan haydutların teslim olmaktan başka çareleri kalmamış. Li Bai onları adalete teslim etmiş ve halkın takdirini kazanmış.

Usage

作谓语、定语;形容紧紧地逼近,毫不放松。

zuò wèiyǔ, dìngyǔ; xíngróng jǐn jǐn de bī jìn, háo bù fàngsōng.

Yüklem ve sıfat olarak kullanılır; sıkı ve amansız baskıyı tanımlar.

Examples

  • 他步步紧逼,让我喘不过气来。

    tā bù bù jǐn bī, ràng wǒ chuǎn bù guò qì lái.

    Bana adım adım baskı yaptı, nefes nefese kaldım.

  • 谈判中,对方步步紧逼,我们不得不做出让步。

    tánpàn zhōng, duìfāng bù bù jǐn bī, wǒmen bùdébù zuò chū ràngbù。

    Görüşmelerde karşı taraf adım adım baskı yaptı ve biz de taviz vermek zorunda kaldık.