浑然一体 húnrán yītǐ uyumlu bütün

Explanation

指事物之间融合得非常好,成为一个整体。

Şeylerin mükemmel bir şekilde birleşerek bütünleşmiş bir hal oluşturmasına işaret eder.

Origin Story

很久以前,在一个偏僻的山村里,住着一位名叫阿明的木匠。他技艺精湛,尤其擅长雕刻各种精美的木雕作品。有一天,村长委托他制作一件特殊的礼物送给远方的一位贵宾。这件礼物是一套精美的木制茶具,要求所有部件都必须完美契合,浑然一体。阿明接到任务后,便夜以继日地投入到制作中。他先挑选上等木材,经过仔细的打磨和雕琢,每一个部件都雕刻得栩栩如生,却又相互协调。他不断地调整,反复地推敲,力求做到完美无缺。最终,他完成了这套茶具,每个部件都完美地组合在一起,浑然一体,仿佛天生就是一体似的,毫无一丝人工雕琢的痕迹。这套茶具不仅精美绝伦,而且实用性极强,获得了村长和贵宾的高度赞赏。阿明因此名声大噪,成为远近闻名的能工巧匠。

hěn jiǔ yǐqián, zài yīgè piānpì de shāncūn lǐ, zhù zhe yī wèi míng jiào ā míng de mù jiàng. tā jìyì jīngzhàn, yóuqí shàn cháng diāokè gè zhǒng jīngměi de mù diāo zuòpǐn. yǒu yī tiān, cūnzhǎng wěituō tā zhìzuò yī jiàn tèshū de lǐwù sòng gěi yuǎnfāng de yī wèi guìbīn. zhè jiàn lǐwù shì yī tào jīngměi de mùzhì chájù, yāoqiú suǒyǒu bùjiàn dōu bìxū wánměi qìhé, húnrán yītǐ. ā míng jiēdào rènwù hòu, biàn yè yǐ jì rì de tóurù dào zhìzuò zhōng. tā xiān tiāoxuǎn shàng děng mùcái, jīngguò zǐxì de dǎmò hé diāozhuó, měi yīgè bùjiàn dōu diāokè de xǔxǔ rú shēng, què yòu xiānghù xiétiáo. tā bùduàn de tiáozhěng, fǎnfù de tuīqiāo, lìqiú zuòdào wánměi wú quē. zuìzhōng, tā wánchéng le zhè tào chájù, měi gè bùjiàn dōu wánměi de zǔhé zài yīqǐ, húnrán yītǐ, fǎngfú tiānshēng jiù shì yītǐ sì de, háo wú yīsī rén gōng diāozhuó de hénjī. zhè tào chájù bù jǐn jīngměi juélún, érqiě shíyòng xìng jí qiáng, huòdé le cūnzhǎng hé guìbīn de gāodù zànshǎng. ā míng yīncǐ míngshēng dàzào, chéngwéi yuǎnjìn wénmíng de nénggōng qiǎojiàng.

Çok eski zamanlarda, ıssız bir dağ köyünde Amin adında bir marangoz yaşarmış. O usta bir işçiymiş, özellikle de ince işçilikle yapılmış ahşap heykeller oymakta çok yetenekliymiş. Bir gün köyün reisi, uzaklardaki önemli bir misafire özel bir hediye yapmasını istemiş. Hediye, tüm parçalarının mükemmel bir şekilde uyması ve kusursuz bir bütün oluşturması gereken zarif bir ahşap çay takımıymış. Görevi aldıktan sonra Amin, gece gündüz çalışmaya kendini adamış. Önce yüksek kaliteli ahşap seçmiş ve dikkatlice cilalayıp oyduktan sonra her parça mükemmel bir şekilde işlenmiş, fakat yine de birbirleriyle uyumluymuş. Sürekli ayarlama ve iyileştirme yaparak mükemmelliği hedeflemiş. Sonunda bu çay takımını tamamlamış. Her parça mükemmel bir şekilde birleşmiş, sanki birlikte doğmuş gibi, yapay bir oymanın izi olmadan bütünleşmiş bir hal almış. Bu çay takımı sadece zarif bir şekilde yapılmış olmakla kalmamış, aynı zamanda çok pratikmiş. Hem köy reisi hem de saygın misafir tarafından büyük beğeni toplamış. Böylece Amin ünlü olmuş ve çevrede tanınmış bir ustanın ününü kazanmış.

Usage

用于形容事物融合得很好,成为一个整体。

yòng yú xíngróng shìwù rónghé de hěn hǎo, chéngwéi yīgè zǒngti

Şeylerin bir araya gelerek bütünleşmiş bir hal oluşturmasını tarif etmek için kullanılır.

Examples

  • 乐队合奏,浑然一体,十分精彩。

    yuèduì hézòu, húnrán yītǐ, shífēn jīngcǎi.

    Orkestra uyum içinde çaldı, harika bir performans sergilediler.

  • 他写的这篇文章,浑然一体,很有气势。

    tā xiě de zhè piān wénzhāng, húnrán yītǐ, hěn yǒu qìshì

    Yazdığı makale, akıcı ve etkileyiciydi.