深不可测 Anlaşılmaz
Explanation
比喻对事物的情况捉摸不透,难以理解。
Bir durumu veya kişiyi anlama yeteneğinin olmamasını tanımlamak için kullanılır.
Origin Story
传说在古代,有一座神秘的山峰,山峰高耸入云,周围云雾缭绕,山脚下的溪流蜿蜒流淌,但溪流却深不见底。据说,山峰内部藏着许多奇珍异宝,吸引着无数冒险者前来探索。但是,没有人能够真正地揭开山峰的秘密,因为它的深不可测,让人难以捉摸。一位名叫李白的诗人,也曾慕名来到这座山峰,他站在山脚,望着深不可测的溪流,心中充满了好奇和敬畏。他吟诗道:
Efsaneye göre, eski zamanlarda gizemli bir dağ zirvesi vardı. Zirve bulutlara kadar uzanıyordu, sisle kaplıydı ve eteğinde dolambaçlı bir nehir akıyordu. Ancak nehir dipsizdi. Deniliyor ki dağın iç kısmı birçok nadir hazine saklıyordu ve sayısız maceraperest keşfetmek için buraya geliyordu. Ancak, kimse dağın sırlarını gerçekten çözemedi çünkü derinliği anlaşılmaz ve kavranması zordu. Li Bai adında bir şair de merakından dolayı bu dağa geldi. Dağın eteğinde duruyordu, dipsiz nehre bakıyordu, kalbi merak ve hayranlıkla doluydu. Bir şiir okudu:
Usage
形容事物深奥、复杂、难以理解。
Şeylerin derinliğini, karmaşıklığını ve anlaşılma zorluğunu tanımlamak için.
Examples
-
这片海域深不可测,暗藏着许多未知的危险。
zhè piàn hǎi yù shēn bù kě cè, àn cáng zhe xǔ duō wèi zhī de wēi xiǎn.
Bu deniz bölgesi anlaşılmaz ve birçok bilinmeyen tehlike barındırıyor.
-
他的思想深不可测,让人捉摸不透。
tā de sī xiǎng shēn bù kě cè, ràng rén zhuō mó bù tòu.
Düşünceleri anlaşılmaz ve anlaması zor.