真真假假 Doğru ve yanlış karışımı
Explanation
形容真假难辨的情况。真真假假的事物混杂在一起,难以区分真伪。
Doğru ile yanlışı ayırmanın zor olduğu bir durumu tanımlar. Doğru ve yanlış şeyler birbirine karışmış, böylece doğruyu yanlıştan ayırmak zorlaşmıştır.
Origin Story
在一个古老的村庄里,住着一位德高望重的老人,他喜欢收集各种各样的故事,有些是真的,有些是虚构的,他常常在夜晚向孩子们讲述这些真真假假的故事。孩子们听得津津有味,他们努力分辨故事的真伪,学习思考,也体验了故事带来的乐趣。有一天,一个调皮的孩子问老人:"您讲的故事,哪些是真的,哪些是假的呢?"老人笑着说:"这真真假假的故事,就像生活一样,需要你们自己去体会,去思考,去分辨。"
Eski bir köyde, her çeşit hikaye toplayan seven, bazıları gerçek, bazıları kurgusal olan saygın bir ihtiyar yaşardı. Çoğu zaman bu doğru ve yanlış hikayeleri geceleri çocuklara anlatırdı. Çocuklar büyük bir ilgiyle dinliyor, doğruyu yanlıştan ayırmaya çalışıyor, eleştirel düşünmeyi öğreniyor ve hikayelerin getirdiği neşeyi yaşıyordu. Bir gün, yaramaz bir çocuk ihtiyara sordu: "Hikayelerinizin hangisi doğru, hangisi yanlış?" İhtiyar gülümsedi ve dedi ki: "Bu doğru ve yanlış hikayeler, hayatın kendisi gibidir; kendiniz deneyimlemeli, üzerinde düşünmeli ve ayırt etmelisiniz."
Usage
多用于形容真假难辨的情况。
Doğru ile yanlışı ayırmanın zor olduğu bir durumu tanımlamak için sıklıkla kullanılır.
Examples
-
这场辩论,双方唇枪舌剑,真真假假,难以分辨。
zhe chang bianlun, shuangfang chun qiang she jian, zhen zhen jia jia, nan yi fen bian
Bu tartışmada, her iki taraf da şiddetle tartıştılar ve doğru ile yanlışı ayırt etmek zordu.
-
网络上充斥着各种信息,真真假假,需要我们仔细甄别。
wang luo shang chong chi zhe ge zhong xin xi, zhen zhen jia jia, xu yao wo men zixi zhen bie
İnternet, doğru ve yanlış olmak üzere çeşitli bilgilerle doludur ve dikkatli bir ayrım gerektirir.