答非所问 konudan uzak cevap vermek
Explanation
回答的内容与提问的内容不相符合。
Cevap soruya uymuyor.
Origin Story
话说很久以前,在一个偏僻的小村庄里,住着一位年迈的智者。村民们常常向他请教各种问题,这位智者总是耐心地倾听,但他的回答常常让人摸不着头脑。一天,一位年轻的农夫来向智者请教如何提高农作物的产量。他滔滔不绝地描述了自家田地的情况,土壤的肥沃程度,以及他辛勤劳作的付出。然而,智者却答非所问,他指着不远处盛开的野花说道:"你看这花儿,如此美丽,你见过吗?"
Çok eski zamanlarda, ıssız bir köyde yaşlı bir bilge adam vardı. Köylüler sık sık çeşitli konularda ona danışırlardı ve bilge adam her zaman sabırla dinlerdi, ancak cevapları çoğu zaman kafa karıştırıcıydı. Bir gün, genç bir çiftçi ürün verimini nasıl artıracağı konusunda ondan tavsiye istemek için geldi. Tarlasının durumunu, toprağın verimliliğini ve sıkı çalışmasını ayrıntılı olarak anlattı. Ancak bilge adam konudan uzak bir cevap verdi ve uzakta açan çiçekleri işaret ederek şunları söyledi: "Bu çiçeklere bakın, ne kadar güzel, hiç gördünüz mü?"
Usage
主要用于形容回答与问题不相关,或回答避重就轻。
Genellikle alakasız veya kaçamak bir cevabı tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他总是答非所问,让人很无奈。
tā zǒngshì dáfēi suǒwèn, ràng rén hěn wúnài
Her zaman konudan uzak yanıtlar veriyor, çok can sıkıcı.
-
记者的提问尖锐,但发言人的回答却答非所问,令人失望。
jìzhě de tíwèn jiānuì, dàn fāyán rén de huídá què dáfēi suǒwèn, lìng rén shīwàng
Muhabirin soruları keskindi, ancak sözcünün yanıtları alakasız ve hayal kırıcıydı.
-
会议上,他的发言答非所问,与主题毫无关联。
huìyì shang, tā de fāyán dáfēi suǒwèn, yǔ zhǔtí háo wú guānlián
Toplantıdaki konuşması konuyla alakasızdı ve hiçbir ilgisi yoktu.