郁郁不乐 mutsuz
Explanation
形容心情忧郁苦闷,不快乐。
Bu deyim, üzgün ve mutsuz bir kişinin ruh halini tanımlar.
Origin Story
小明期末考试失利,原本期待已久的假期也变得索然无味。他整天把自己关在房间里,看着窗外明媚的阳光,心里却郁郁不乐。往常喜爱的小说和游戏也提不起兴趣。父母看在眼里,疼在心里,决定带他出去走走,放松心情。他们一起去了郊外,呼吸着新鲜空气,欣赏着美丽的风景。小明渐渐地放下心中的焦虑和不快,脸上露出了久违的笑容。这次旅行让他明白,生活不止眼前的苟且,还有诗和远方,郁郁不乐并不能解决问题,积极面对才是最好的选择。
Xiao Ming, yıl sonu sınavında başarısız oldu ve uzun zamandır beklediği tatil tatsız geçti. Bütün gün odasına kapandı, pencereden dışarıdaki parlak güneş ışığını izliyordu ama içi mutsuzdu. Sevdiği romanlar ve oyunlar da ilgisini çekmiyordu. Bunu gören anne babası, onu rahatlatmak için bir yürüyüşe çıkarmaya karar verdi. Birlikte banliyöye gidip temiz hava aldılar ve güzel manzaraların tadını çıkardılar. Xiao Ming yavaş yavaş kaygılarından ve mutsuzluğundan kurtuldu ve yüzünde uzun zamandır kayıp olan bir gülümseme belirdi. Bu yolculuk ona hayatın sadece anlık kaygılardan ibaret olmadığını, şiir ve uzak diyarların da olduğunu öğretti. Mutsuz olmak sorunları çözmez, olumlu bir tutum en iyi seçimdir.
Usage
形容心情忧郁,不快乐。常用于口语中。
Bu deyim, üzgün ve mutsuz bir kişinin ruh halini tanımlamak için kullanılır. Genellikle konuşma dilinde kullanılır.
Examples
-
他考试没考好,郁郁不乐了好几天。
tā kǎoshì méi kǎo hǎo, yù yù bù lè le hǎo jǐ tiān le.
Sınavda iyi sonuç alamadı ve birkaç gün mutsuz oldu.
-
听到这个坏消息,她郁郁不乐,整天唉声叹气。
tīng dào zhège huài xiāoxī, tā yù yù bù lè, zhěng tiān āi shēng tàn qì.
Kötü haberi duyunca çok üzüldü ve bütün gün iç çekti.