难言之隐 Anlatılamayan sır
Explanation
指难以说出口的苦衷或隐情。通常指个人隐私或难以启齿的事情。
Anlatılması zor bir sıkıntı veya sırrı ifade eder. Genellikle kişisel gizlilik veya utanç verici konulara işaret eder.
Origin Story
老张是一位经验丰富的医生,他一生都在为病人服务。但他内心深处却隐藏着一个难言之隐:他年轻时曾因为一次医疗事故而受到严重的打击,至今仍挥之不去。虽然他后来凭借精湛的医术赢得了众多病人的信任,但他那段痛苦的回忆却像一根刺扎在他的心里,让他无法释怀。他经常在深夜里独自一人默默地承受着这份痛苦,无法对任何人诉说。即使是对他的妻子,他也只能含糊其辞,避免提及那段令人心痛的往事。他害怕别人的指责和误解,更害怕别人因此对他失去信任。于是,这份难以启齿的秘密便深埋在他的心底,成为他心中永远的痛。
Yaşlı Zhang, hayatını hastalara hizmet etmeye adamış deneyimli bir doktordu. Ancak kalbinin derinliklerinde anlatamadığı bir sırrı saklıyordu: Gençliğinde geçirdiği bir tıbbi kaza ona ağır bir darbe indirmişti, travması günümüze kadar uzanıyordu. Daha sonra mükemmel tıbbi becerileriyle sayısız hastanın güvenini kazanmış olmasına rağmen, acı verici anı kalbinde bir diken olarak kalmış, bir türlü kurtulamadığı bir şeydi. Bu acıyı sık sık gecenin karanlığında yalnız başına çeker, kimseye anlatamazdı. Eşine bile sadece muğlak şeyler anlatır, acılı geçmişi atlatırdı. Başkalarının eleştiri ve yanlış anlamalarından korkuyordu, daha da önemlisi güvenlerini kaybetmekten korkuyordu. Böylece, bu anlatılamayan sır kalbinin derinliklerinde gömüldü, sürekli bir acı kaynağı oldu.
Usage
多用于书面语,形容难以言喻的苦衷或隐情。
Çoğunlukla yazılı dilde kullanılır, anlatılması zor bir sıkıntı veya sırrı tanımlamak için.
Examples
-
他脸上带着一丝难言之隐。
tā liǎn shang dài zhe yīsī nán yán zhī yǐn
Yüzünde anlatılamayan bir sır vardı.
-
这件事背后隐藏着难言之隐
zhè jiàn shì bēihòu yǐncángzhe nán yán zhī yǐn
Bu olayın ardında anlatılamayan bir sır yatıyor