饥肠辘辘 çok aç
Explanation
形容非常饥饿,肚子饿得咕咕叫。
Aşırı açlık durumunu, karnın guruldamasını tanımlar.
Origin Story
话说唐朝时期,一位名叫李白的诗人,在长安城游历期间,因创作诗歌而耽误了吃饭的时间。太阳已经下山,长安城的喧嚣渐渐平息,李白才意识到自己已经饥肠辘辘。他摸着空空如也的肚子,不禁感叹道:诗成矣,肚子却饿得厉害!他赶紧向附近的一家酒楼走去,准备饱餐一顿,补充能量,以便继续创作更多优美的诗篇。酒楼里飘来阵阵菜香,更让他饥肠辘辘的感觉更加强烈。他点了一桌丰盛的菜肴,狼吞虎咽地吃了起来。酒足饭饱后,他灵感涌现,写下了那首千古名篇《将进酒》。
Bir zamanlar, Tang Hanedanlığı döneminde, Li Bai adlı bir şair Chang'an şehrinde seyahat ediyordu. Edebiyat çalışmalarına dalmışken, zamanın farkına varmadı ve yemek yemeyi ihmal etti. Akşam çökünce, hareketli şehir sessizleşti ve Li Bai aniden çok acıktığını fark etti. Karnındaki boşluğu hissetti ve iç çekti: “Şiir bitti, ama midem çok acıktı!” Hemen yakınlardaki bir meyhaneye gitti, açlığını gidermeyi ve daha fazla yazmak için enerjisini yenilemeyi umuyordu. Meyhaneden gelen yemek kokusu açlığını daha da artırdı. Lüx bir ziyafet sipariş etti ve iştahla yedi. Karnı doyduktan sonra, ilham dalgası yaşadı ve ünlü başyapıtını yarattı.
Usage
用来形容非常饥饿。
Aşırı açlığı tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他连续工作了十几个小时,此时已是饥肠辘辘。
ta lianxu gongzuole shijige xiaoshi, cishi yishi jichanglulu
On aralıksız on saatten fazla çalıştı ve şimdi çok aç.
-
经过一天的跋涉,我们饥肠辘辘地回到了营地。
jingguo yitian de bashe, women jichanglulu di huidaole yingdi
Bir gün boyunca yolculuk yaptıktan sonra, çok aç bir şekilde kampa döndük