事关重大 büyük önem taşıyan mesele
Explanation
事情关系着大局,非常重要。
Mesele genel durumla ilgilidir ve çok önemlidir.
Origin Story
话说唐朝时期,边关告急,敌军来势汹汹,大唐江山社稷危在旦夕。朝廷上下都陷入了紧张的气氛中,皇帝召集百官商议对策。宰相张说站出来,声音洪亮地说:"陛下,此战事关重大,关系着大唐的安危,我们必须全力以赴!" 他分析了敌军的优势和劣势,提出了具体的作战方案。皇帝采纳了他的建议,调兵遣将,御驾亲征。经过一番浴血奋战,最终打败了敌军,保住了大唐的江山。这场战争的胜利,不仅依赖于将士们的英勇作战,更离不开朝廷的正确决策和对局势的准确判断。事关重大,不仅指战争,也指国家大事,以及任何影响深远的事情。
Rivayete göre Tang Hanedanlığı döneminde sınır krizdeydi ve düşman birlikleri saldırganca ilerliyordu, Tang Hanedanlığı'nı tehlikeye atıyordu. Saray gergin bir atmosferde ve imparator, karşı önlemleri görüşmek üzere yetkililerini çağırdı. Başbakan Zhang Shuo öne çıkarak yüksek sesle, "Majesteleri, bu savaş çok önemli, Tang Hanedanlığı'nın güvenliğini ilgilendiriyor, elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız!" dedi. Düşman birliğinin güçlü ve zayıf yönlerini analiz etti ve özel bir savaş planı önerdi. İmparator önerilerini kabul etti, birlikleri konuşlandırdı ve seferi bizzat yönetti. Kanlı bir savaştan sonra sonunda düşman birliklerini yendiler ve Tang Hanedanlığı'nı kurtardılar. Bu savaştaki zafer sadece askerlerin cesaretine değil, sarayın doğru kararlarına ve duruma yönelik doğru değerlendirmeye de bağlıydı. "Büyük önem taşıyan meseleler" sadece savaşları değil, büyük devlet işlerini ve geniş kapsamlı sonuçlara sahip her şeyi ifade eder.
Usage
作谓语、宾语;多用于口语
Yüklem ve nesne olarak kullanılır; çoğunlukla konuşma dilinde kullanılır.
Examples
-
这次会议事关重大,务必认真准备。
zheci huiyi shiguan zhongda, wubi renzhen zhunbei
Bu toplantı çok önemli, dikkatlice hazırlanmalıyız.
-
这个决定事关重大,需要谨慎考虑。
zhege jueding shiguan zhongda, xuyao jinshen kaolv
Bu karar çok önemli, dikkatlice düşünmemiz gerekiyor.
-
这件事事关重大,不容有失。
zhejian shi shiguan zhongda, burong youshi
Bu mesele çok önemli, hata yapamayız.