其势汹汹 şiddetli bir hızla
Explanation
形容来势凶猛,气势逼人。多指人或事物气势汹汹,来势凶猛。
Şiddetli veya tehdit edici bir yaklaşımı tanımlar; bir kişinin veya şeyin saldırgan veya şiddetli yaklaşım biçimini tanımlamak için kullanılır.
Origin Story
话说很久以前,在一个古老的山村里,住着一位德高望重的老人。他以善良和智慧闻名于乡里。有一天,一群强盗气势汹汹地闯进了村庄,他们眼神凶狠,手持武器,准备抢劫村民的财物。村民们被这突如其来的袭击吓坏了,纷纷躲藏起来。老人却站了出来,他并没有被强盗的凶狠吓倒,而是用他平静而坚定的语气劝说他们放下武器,不要伤害无辜的村民。老人的话语中充满了智慧和力量,让强盗们短暂地犹豫了。最终,老人用他的善良和智慧感化了这群强盗,使他们放弃了抢劫的计划,并离开了村庄。村民们都对老人的勇气和智慧感到敬佩,他们更加敬重这位德高望重的老人。这个故事告诉我们,即使面对来势汹汹的强敌,只要心中有爱,有智慧,就能化解危机,最终走向和平。
Çok uzun zaman önce, eski bir dağ köyünde, çok saygı gören yaşlı bir adam yaşıyordu. O, köyün her yerinde iyiliği ve bilgeliğiyle tanınıyordu. Bir gün, bir grup haydut şiddetli bir hızla köye baskın düzenledi. Gözleri vahşiydi ve silahları vardı, köy halkının eşyalarını yağmalamaya hazırlanıyorlardı. Köylüler bu ani saldırıdan çok korktular ve saklandılar. Fakat yaşlı adam öne çıktı. Haydutların vahşetinden korkmadı, aksine sakin ve kararlı bir şekilde silahlarını bırakmalarını ve masum köylülere zarar vermemelerini rica etti. Yaşlı adamın sözleri bilgelik ve güçle doluydu ve haydutlar kısa bir süre için tereddüt etti. Sonunda, yaşlı adam iyiliği ve bilgeliğiyle bu haydut grubunu etkiledi ve onları soygun planlarından vazgeçip köyü terk etmeye zorladı. Köylüler yaşlı adamın cesaretine ve bilgeliğine hayran kaldılar ve ona daha da çok saygı duymaya başladılar. Bu hikaye bize, şiddetli bir hızla gelen güçlü bir düşmanla karşı karşıya kalsak bile, kalplerimizde sevgi ve bilgelik olduğu sürece krizleri çözebileceğimizi ve sonunda barışı sağlayabileceğimizi öğretiyor.
Usage
形容来势凶猛,气势逼人。
Şiddetli ve tehditkar bir yaklaşımı tanımlar.
Examples
-
敌军来势汹汹,我们必须做好战斗准备。
difun laishixiongxiong,womenbixuzhuohuzhanoudoubenei.baofengyulaishixiongxiong,renmenfenfen dobi
Düşman şiddetle saldırıyor, savaşa hazır olmalıyız.
-
暴风雨来势汹汹,人们纷纷躲避。
Fırtına şiddetle geliyordu, insanlar sığınak aramaya koştular.