半死不活 Yarı Ölü
Explanation
形容人或事物缺乏活力,如同将死未死,奄奄一息的状态。
Bir kişinin veya şeyin canlılık eksikliğini, sanki ölüyor ama henüz ölmemiş gibi, ölmekte olan bir halde olduğunu tanımlar.
Origin Story
从前,在一个偏僻的小山村里,住着一位年迈的木匠老李。他年轻时技艺高超,制作的木器远近闻名。然而,随着年龄的增长,老李的身体越来越差,他仍然坚持工作,但做出来的东西粗糙不堪,连他自己都看不下去。每天,他都拖着疲惫的身躯来到作坊,拿起工具,却又不知从何下手。他的手颤抖得厉害,连最简单的榫卯结构都无法完成。他的徒弟们都为他担心,劝他休息,但他总是摇头,嘴里念叨着:“我还能干,我还能干……” 然而,他的双眼已失去了往日的光彩,他的身体也日渐消瘦,仿佛随时都会倒下。村里人看到他这副半死不活的样子,都为他惋惜。曾经的巧夺天工,如今只剩下徒劳的挣扎。最终,老李在作坊里安详地离开了人世,留下了一段令人唏嘘的传奇。
Bir zamanlar, ıssız bir dağ köyünde, Lao Li adında yaşlı bir marangoz yaşarmış. Gençliğinde usta bir zanaatkarmış ve yaptığı ahşap işler uzaklara kadar ün salarmış. Ancak yaşlandıkça Lao Li'nin bedeni iyice zayıflamış. Çalışmaya devam etmiş ama yaptığı işler kaba ve kalitesizmiş, hatta kendisi bile bakmaya dayanamıyormuş. Her gün yorgun bedenini atölyeye sürükler, aletlerini alırmış ama nereden başlayacağını bilemezmiş. Elleri şiddetli bir şekilde titrermiş ve en basit birleştirmeyi bile yapamaz olmuş. Çırakları onun için endişelenmiş ve dinlenmesini tavsiye etmişler ama o hep başını sallayıp şöyle mırıldanırmış: "Hala çalışabilirim, hala çalışabilirim..." Ancak gözleri eski parlaklığını kaybetmiş, bedeni iyice zayıflamış ve her an düşecekmiş gibi görünüyormuş. Köylüler onu yarı ölü halde görünce ona acıyarak bakmışlar. Bir zamanlar ustaca yapılmış işleri şimdi anlamsız bir mücadeleye dönüşmüş. Sonunda Lao Li atölyesinde huzur içinde vefat etmiş ve arkasında yürek burkan bir efsane bırakmış.
Usage
多用于形容人或事物缺乏活力,状态萎靡。
Canlılık eksikliği ve zayıf bir durumda olan bir kişi veya şeyi tanımlamak için sıklıkla kullanılır.
Examples
-
这家公司最近经营不善,已是半死不活的状态了。
zhè jiā gōngsī zuìjìn jīngyíng bù shàn, yǐ shì bàn sǐ bù huó de zhuàngtài le.
Bu şirket son zamanlarda kötü yönetiliyor ve neredeyse ölü durumda.
-
他生病后,一直半死不活的,让人担心。
tā shēng bìng hòu, yīzhí bàn sǐ bù huó de, ràng rén dānxīn.
Hastalığından sonra, neredeyse ölü gibiydi ve endişe vericiydi