号啕大哭 hıçkıra hıçkıra ağlamak
Explanation
形容放声大哭的样子,声音很大,很悲恸。
Yüksek sesle ve kederli bir şekilde ağlamayı tanımlar.
Origin Story
老张的妻子得了重病,他日夜守护在妻子床前。看着妻子日渐消瘦的面容,他心中充满了焦虑与悲伤。一天夜里,妻子病情突然恶化,老张看着奄奄一息的妻子,再也忍不住了,他放声号啕大哭,哭声撕心裂肺,震动了整个病房。他哭诉着自己对妻子的爱,哭诉着生活的无奈,哭诉着对未来无尽的担忧。哭声中,他回忆起与妻子相识、相恋、结婚的点点滴滴,那些幸福的瞬间和美好的时光,如同电影一般一幕幕在他眼前闪过,让他更加痛苦不堪。他哭得昏天黑地,泪流满面,直到哭累了才渐渐平静下来。
Zhang'ın karısı ağır bir hastalığa yakalandı ve Zhang, gece gündüz başucunda bekledi. Karısının iyice güçsüzleştiğini görünce, kalbi endişe ve kederle doldu. Bir gece, karısının durumu aniden kötüleşti. Ölmek üzere olan karısını görünce, Zhang kendini tutamadı. Hıçkıra hıçkıra ağladı, yürek burkan ağlamaları tüm koğuşta yankılandı. Karısına olan sevgisini, hayatın zorluklarını ve geleceğe dair sınırsız endişelerini ağlayarak dile getirdi. Gözyaşları arasında, karşılaşmaları, evlenme teklifleri ve evliliklerinin anıları gözünün önünden geçti, mutlu anlar ve güzel zamanlar bir film şeridi gibi akıp geçti ve acısını daha da artırdı. Yorgunluktan bitkin düşene kadar ağladı, yüzü yaşlarla ıslanmıştı ve ağlaması dindiğinde yavaş yavaş sakinleşti.
Usage
表示因悲伤、痛苦而放声大哭。
Üzüntü ve acıdan dolayı yüksek sesle ağlamayı ifade etmek için kullanılır.
Examples
-
听到这个噩耗,她号啕大哭起来。
ting dao zhe ge e hao, ta hao tao da ku qi lai
Bu kötü haberi duyunca, ağlamaya başladı.
-
孩子因为玩具被抢,号啕大哭不止。
hai zi yin wei wan ju bei qiang, hao tao da ku bu zhi
Oyuncağını aldıkları için çocuk ağlamaya başladı.
-
考试失利,他独自一人躲在房间里号啕大哭。
kao shi shi li, ta du zi yi ren duo zai fang jian li hao tao da ku
Sınavda başarısız olunca odasına çekildi ve hıçkıra hıçkıra ağladı.