各执一词 kendi fikirlerinde ısrar etmek
Explanation
指双方坚持各自不同的说法,意见不一致。
İki tarafın da kendi farklı anlatımlarında ısrar ettiği ve görüş ayrılıkları olduğu bir durumu ifade eder.
Origin Story
话说唐朝时期,有一对兄弟因家产分配问题发生争执。哥哥认为应该按照长子继承制,多分得家产;弟弟则坚持平均分配。兄弟俩各执一词,争吵不休,最终闹到了县衙。县令明察秋毫,了解到哥哥勤劳持家,弟弟却游手好闲,于是判决哥哥多分得家产,弟弟不服,却又无法反驳哥哥的理由。这件事就成了当地茶余饭后的谈资,大家纷纷感叹兄弟之间因为家产问题而各执一词,实在令人惋惜。
Rivayete göre, Tang Hanedanlığı döneminde, iki kardeş arasında aile mülkünün paylaşımı konusunda bir anlaşmazlık çıkmıştı. Büyük kardeş, en büyük çocukluk sistemine göre daha büyük bir pay alması gerektiğini düşünürken, küçük kardeş eşit paylaşımda ısrar etti. İki kardeş de kendi pozisyonlarında direndi, durmaksızın tartıştılar, ta ki davalarını ilçe yargıcına kadar götürünceye kadar. Yargıç, dikkatli bir incelemeden sonra, büyük kardeşin evi özenle yönettiğini, küçük kardeşin ise tembel bir hayat sürdüğünü öğrendi. Bu nedenle, büyük kardeşin mülkün daha büyük bir kısmını alması gerektiğine karar verdi; küçük kardeşin kızdığı ama çürütemediği bir karar. Bu hikaye yerel toplulukta tartışma konusu oldu ve insanlar mirasın paylaşımı konusundaki anlaşmazlık nedeniyle kardeşlerin durumunu üzüntüyle karşıladılar.
Usage
用于描写双方意见相左,争执不下。
İki tarafın da zıt görüşlere sahip olduğu ve anlaşmaya varamadığı durumları tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
关于事故原因,双方各执一词,谁也说服不了谁。
guānyú shìgù yuányīn, shuāngfāng gè zhí yī cí, shuí yě shuōfú bù liǎo shuí
Kaza sebebiyle ilgili olarak, iki taraf da kendi iddialarında ısrar etti ve kimse kimseyi ikna edemedi.
-
目击证人各执一词,让法官难以判断真相。
mùjì zhèngrén gè zhí yī cí, ràng fǎguān nán yǐ pànduàn zhēnxiàng
Göz tanıkları çelişkili ifadelerde bulundu, bu da hâkimin gerçeği belirlemesini zorlaştırdı