哭丧着脸 uzun surat
Explanation
形容心里不愉快,脸上显出不高兴的样子。
Mutsuz olan ve bunu yüzünde gösteren birini tanımlar.
Origin Story
老张最近生意不好,每天都哭丧着脸,愁眉苦脸的,连吃饭都没胃口。他的妻子看在眼里,疼在心里,想尽办法安慰他,鼓励他振作起来。她给他讲笑话,带他出去散心,还给他准备各种好吃的。慢慢地,老张的心情好了起来,脸上也露出了笑容。他开始重新规划自己的生意,积极寻找新的商机。最终,他的生意又恢复了往日的生机,他也不再哭丧着脸了。
Son zamanlarda Ahmet Bey'in işi kötü gidiyordu ve her gün uzun bir suratla dolaşıyordu, çok endişeli olduğu belliydi, hatta iştahsızdı bile. Karısı bunu görünce çok üzüldü ve onu teselli etmek ve cesaretlendirmek için elinden geleni yaptı. Ona şakalar anlattı, onu dışarı çıkardı ve çeşit çeşit lezzetli yemekler hazırladı. Yavaş yavaş Ahmet Bey'in keyfi yerine geldi ve tekrar gülümsemeye başladı. İşini yeniden düzenlemeye ve aktif olarak yeni fırsatlar aramaya başladı. Sonunda işi eski haline döndü ve artık uzun surat takmıyordu.
Usage
作谓语、状语;形容不高兴的样子。
Yüklem veya zarf olarak kullanılır; mutsuz bir ifadeyi tanımlar.
Examples
-
他哭丧着脸,一声不吭。
tā kū sāng zhe liǎn, yī shēng bù kēng。
Üzgün bir suratla duruyordu ve tek kelime etmedi.
-
听到这个坏消息,他哭丧着脸走开了。
tīng dào zhège huài xiāo xī, tā kū sāng zhe liǎn zǒu kāi le。
Bu kötü haberi duyunca, uzun bir suratla uzaklaştı.