声泪俱发 Ses ve gözyaşı
Explanation
形容极其悲恸,声音和眼泪都一起流露出来。
Aşırı kederi, hem sesin hem de gözyaşlarının birlikte dışa vurulmasını tanımlar.
Origin Story
话说唐朝时期,一位名叫李白的诗人,因思念故乡而悲痛欲绝。他独自一人坐在江边,望着滚滚东流的江水,心中充满了无尽的乡愁。他想起家乡的山水,想起家乡的人们,想起家乡的一草一木,不禁泪流满面。他想要吟诗抒发自己的情感,但悲伤过度,竟无法言语,只能用哽咽的声音和滚滚的泪水来表达心中的痛楚。他声泪俱发,悲痛至极,令人动容。他那声泪俱发的模样,深深地打动了在场的每一个人。后来,人们将“声泪俱发”这个词语用来形容极其悲痛的情景。
Söylendiğine göre Tang Hanedanlığı döneminde Li Bai adında bir şair, memleket özlemi nedeniyle çok üzgündü. Tek başına nehir kenarında oturmuş, akan suya bakıyor, kalbi sonsuz bir özlemle doluydu. Yurdunun dağlarını ve nehirlerini, insanlarını, her bir bitki ve ağacı düşündü ve gözlerinden yaşlar aktı. Duygularını ifade etmek için şiir yazmaya çalıştı ama kederi o kadar derinleşmişti ki sadece hıçkırarak konuşabiliyordu, gözyaşları özgürce akıyordu. Kalbi sızlatan keder gösterisi oradakilerin hepsini derinden etkiledi. Daha sonra insanlar aşırı kederi tasvir etmek için “Shēnglèi jùfā” terimini kullandılar.
Usage
常用来形容非常悲痛的情感。
Yoğun kederi tanımlamak için sıklıkla kullanılır.
Examples
-
听到这个噩耗,他声泪俱发,泣不成声。
tīng dào zhège è hào, tā shēnglèi jùfā, qì bù chéng shēng
Bu kötü haberi duyunca gözyaşlarına boğuldu.
-
她声泪俱发地讲述了那段惨痛的经历。
tā shēnglèi jùfā de jiǎngshù le nà duàn cǎntòng de jīnglì
O acı deneyimi gözyaşları içinde anlattı.
-
面对亲人的离世,他声泪俱发,悲痛欲绝。
miànduì qīnrén de líshì, tā shēnglèi jùfā, bēitòng yùjué
Yakınlarının ölümünü görünce gözyaşlarına boğuldu, çok üzgündü