天各一方 farklı yerlerde
Explanation
形容相隔很远,难以见面。
Çok uzak ve buluşmanın zor olduğu yerleri tanımlar.
Origin Story
话说唐朝,有个书生叫李白,与一位才貌双全的女子赵飞燕相爱。无奈,李白家境贫寒,赵飞燕的父母坚决反对这门亲事,将女儿许配给当地一位富家子弟。无奈之下,李白只得远走他乡,参加科举考试,希望能通过自己的努力改变命运,有朝一日迎娶赵飞燕。数年寒窗苦读,李白终于金榜题名,然而,等他回到家乡时,赵飞燕早已嫁作他人妇,并生有一子。李白心如刀割,只能黯然神伤,两人从此天各一方,再无相见之日。
Tang Hanedanlığı döneminde, Li Bai adında bir bilgin, Zhao Feiyan adında yetenekli ve güzel bir kadına aşık oldu. Ne yazık ki Li Bai yoksuldu ve Zhao Feiyan'ın ailesi bu evliliğe şiddetle karşı çıktı, kızlarını yerel zengin bir adamla evlendirdi. Çaresiz kalan Li Bai, çabalarıyla kaderini değiştirmeyi ve bir gün Zhao Feiyan ile evlenmeyi umarak imparatorluk sınavına girmek için memleketini terk etmek zorunda kaldı. Yıllarca sıkı çalıştıktan sonra Li Bai sonunda sınava geçti, ancak memleketine döndüğünde Zhao Feiyan başka biriyle evlenmişti ve bir oğlu vardı. Li Bai'nin kalbi kırıldı ve sadece yas tutabildi; ikisi de sonsuza dek ayrıldılar ve bir daha asla görüşmediler.
Usage
主要用于形容人们由于距离遥远而难以相见。
Genellikle, uzak mesafe nedeniyle buluşmanın zor olduğu kişileri tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
自古以来,许多恋人不得不天各一方,饱受相思之苦。
zi gu yi lai, xu duo lian ren bu de bu tian ge yi fang, bao shou xiang si zhi ku. bi ye hou, tong xue men tian ge yi fang, lian xi ye jian jian shao le
Eski zamanlardan beri birçok aşık birbirlerinden ayrı kalmak zorunda kalmış, özlem çekmiştir.
-
毕业后,同学们天各一方,联系也渐渐少了。
Mezuniyetten sonra, sınıf arkadaşları farklı yerlere dağılmış ve aralarındaki iletişim giderek azalmıştır.