委曲求全 uzlaşma
Explanation
为了顾全大局或维持某种局面而被迫放弃个人的一些利益或原则。
Genel durumu korumak veya belirli bir durumu sürdürmek için bazı kişisel çıkarlarından veya ilkelerinden vazgeçmeye zorlanmak.
Origin Story
话说东汉末年,天下大乱,群雄逐鹿。刘备为统一全国,四处征战,屡败屡战。一次,刘备率军攻打曹操,兵败被困在白门楼。危急关头,谋士诸葛亮献计,建议刘备向曹操求和,暂时委曲求全。刘备虽然心有不甘,但为了保存实力,避免全军覆没,最终还是接受了诸葛亮的建议,向曹操求和。虽然暂时忍辱负重,但刘备最终还是完成了统一大业。这个故事说明,在特定情况下,委曲求全有时是权宜之计,为了更大的目标,可以暂时忍耐,寻求更好的时机再图发展。
Doğu Han Hanedanlığı'nın sonlarında dünya kaostaydı ve birçok savaş ağası güç için mücadele ediyordu. Ulusal birliği sağlamak için çabalayan Liu Bei, birçok savaşta yer aldı ve hem zafer hem de yenilgi yaşadı. Bir keresinde Liu Bei, Cao Cao'ya saldırdı ancak yenildi ve Baimen Kulesi'nde mahsur kaldı. Bu kritik anda stratejisti Zhuge Liang bir plan önerdi: Cao Cao ile barış istemek ve geçici olarak uzlaşmak. Liu Bei isteksiz olsa da, gücünü korumak ve tamamen yok olmayı önlemek için Zhuge Liang'ın önerisini kabul etti ve Cao Cao ile barış istedi. Geçici alçaltmaya rağmen Liu Bei sonunda ülkeyi birleştirmeyi başardı. Bu hikaye, belirli durumlarda uzlaşmanın stratejik bir hamle olabileceğini göstermektedir. Daha büyük bir amaç için geçici hoşgörü gerekebilir; daha iyi bir fırsatın gelmesini beklemek ve ilerlemeyi sürdürmek gerekir.
Usage
常用于形容在某种情况下,为了顾全大局,不得不放弃一些原则或利益。
Genel durumu korumak için bazı ilke veya çıkarlardan vazgeçilmesi gereken bir durumu tanımlamak için sıklıkla kullanılır.
Examples
-
为了大局着想,他不得不委曲求全。
wèile dàjú zhāoxiǎng, tā bùdébù wěiqǔqiúquán
Genel durum için uzlaşmak zorunda kaldı.
-
在谈判中,双方为了达成协议,都做出了委曲求全的让步。
zài tánpàn zhōng, shuāngfāng wèile dá chéng xiéyì, dōu zuò chūle wěiqǔqiúquán de ràngbù
Görüşmelerde, her iki taraf da anlaşmaya varmak için uzlaştı