情不自已 kontrolsüz bir şekilde
Explanation
指感情激动得不能控制,完全被某种感情所支配。
Kontrol edilemeyecek kadar güçlü duyguları, belirli bir duygunun tamamen hâkimiyetine girmeyi ifade eder.
Origin Story
小雨是一个热爱舞蹈的女孩,从小就展现出非凡的舞蹈天赋。一次重要的舞蹈比赛,她精心准备了很久,当音乐响起,她随着旋律舞动,沉浸在舞蹈的意境中,忘却了周围的一切。她旋转,跳跃,每一个动作都充满了激情和力量,她的内心充满了喜悦和激动,所有的情感都自然流露,无法抑制。她情不自已地陶醉在舞蹈的魅力中,将自己的全部情感融入其中,最终赢得了比赛的冠军,实现了她的舞蹈梦想。
Xiaoyu, küçük yaşlardan beri olağanüstü bir dans yeteneği gösteren ve dans etmeyi çok seven bir kızdır. Önemli bir dans yarışmasında uzun süre özenle hazırlandı. Müzik başladığında, melodiye eşlik ederek dans etti, dansın büyüsüne kapıldı ve çevresindekilerin her şeyini unuttu. Döndü, sıçradı ve her hareketi tutku ve güç doluydu. Kalbi neşe ve heyecanla doluydu ve tüm duyguları doğal olarak akıp duruyordu, bastırılamazlardı. Dansın büyüsüne kapıldı, tüm duygularını buna kattı ve sonunda yarışmayı kazanarak dans hayallerini gerçekleştirdi.
Usage
作谓语、状语;用于描写人的感情。
Yüklem veya zarf olarak; bir kişinin duygularını tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他看到久别的亲人,情不自已地流下了眼泪。
tā kàn dào jiǔ bié de qīn rén, qíng bù zì yǐ de liú xià le yǎn lèi.
Uzun süredir görmediği akrabalarını görünce, gözyaşlarını tutamadı.
-
听到这个好消息,她情不自已地笑了。
tīng dào zhège hǎo xiāoxi, tā qíng bù zì yǐ de xiào le.
Bu iyi haberi duyunca, kahkaha atmadan edemedi.
-
面对如此壮丽的景色,我情不自已地拿起相机拍照。
miàn duì rú cǐ zhuàng lì de jǐng sè, wǒ qíng bù zì yǐ de ná qǐ xiàng jī pāi zhào。
Böylesine muhteşem bir manzara karşısında, fotoğraf çekmekten kendimi alamadım.