按纳不住 Kendini tutamaz
Explanation
心里急躁,克制不住。形容内心激动、兴奋或焦虑等情绪难以控制的状态。
Kalpte huzursuzluk, kendini kontrol edememe. Heyecan, coşku veya endişe gibi duyguların kontrol edilmesinin zor olduğu bir durumu tanımlar.
Origin Story
话说唐朝贞观年间,长安城里住着一位名叫李白的年轻秀才。李白从小就才华横溢,文采斐然,但他性格豪放不羁,常常按纳不住自己心中的情感,一高兴就挥毫泼墨,写下气势磅礴的诗篇,一不高兴就放声高歌,或痛饮狂歌。 一次,李白参加科举考试,结果名落孙山。李白郁闷不已,独自一人来到城外郊野散心。他漫步在田间小路上,看着路边盛开的野花,听着鸟儿清脆的鸣叫,心里却依然按纳不住失意的情绪。他来到一条小河边坐下,看着河水缓缓流淌,心里百感交集。 这时,一位白发苍苍的老者缓缓走来,坐在李白身旁。老者看着李白愁眉苦脸的样子,微笑着问道:“年轻人,看你似乎心事重重,发生了什么不开心的事吗?” 李白于是将自己落榜的经历告诉了老者。老者听后,并没有立即安慰他,而是静静地望着远方,良久,才缓缓说道:“人生不如意事十之八九,不必为此而过于沮丧。你要学会控制自己的情绪,不要让负面情绪左右你的生活。记住,成功不是一蹴而就的,要不断努力,才能最终取得成功。” 老者的这番话,如同醍醐灌顶,使李白豁然开朗。他终于明白,自己以前常常按纳不住情绪,导致很多事情都办得不顺利。从此以后,李白开始学习控制自己的情绪,他变得更加成熟稳重,最终在诗歌创作上取得了非凡的成就,成为一代诗仙。
Söylendiğine göre Tang Hanedanlığı'nın Zhenquan döneminde, Çangan şehrinde Li Bai adında genç bir alim yaşıyordu. Li Bai küçük yaştan beri olağanüstü yeteneğe ve edebi becerilere sahipti, ancak özgür ve dizginsiz bir kişiliğe sahipti ve sık sık duygularını kontrol edemiyordu. Mutlu olduğunda coşkuyla görkemli şiirler yazardı; mutsuz olduğunda ise yüksek sesle şarkı söyler veya aşırı içki içerdi. Bir keresinde Li Bai imparatorluk sınavına girdi ama başarısız oldu. Morali bozuk bir şekilde şehrin dışındaki kırsala doğru gitti. Kırsal bir yolda yürüyordu, yabani çiçekleri izliyor ve kuş seslerini dinliyordu. Ancak yine de hayal kırıklığını bastıramadığını hissediyordu. Bir nehrin kıyısına oturdu, akan suyu izlerken düşünceleri karışıyordu. Tam o anda beyaz saçlı yaşlı bir adam yaklaştı ve yanına oturdu. Li Bai'nin kasvetli ifadesini görünce yaşlı adam gülümsedi ve sordu: "Genç adam, endişeli görünüyorsun. Seni ne rahatsız ediyor?" Li Bai sınavdaki başarısızlığını anlattı. Yaşlı adam onu hemen teselli etmedi, uzaklara baktı, sonra yavaşça dedi: "Hayattaki hayal kırıklıkları ondan dokuzdur. Bu yüzden çok fazla üzülmene gerek yok. Duygularını kontrol etmeyi öğrenmelisin; olumsuz duyguların hayatına hakim olmasına izin vermemelisin. Unutma, başarı bir gecede gelmez; sürekli çaba nihai zafere götürür." Bir vahiy gibi, yaşlı adamın sözleri Li Bai'yi aydınlattı. Sonunda duygularını kontrol edememenin sık sık ilerlemesini engellediğini fark etti. O andan itibaren duygularını kontrol etmeyi öğrendi, daha olgun ve sakinleşti. Sonunda şiirde olağanüstü bir başarı elde etti ve ölümsüz şair olarak tanındı.
Usage
用于描写内心难以控制的情绪,常用于口语。
Kontrol edilemeyen duyguları tanımlamak için kullanılır, genellikle günlük konuşmada.
Examples
-
他激动得按捺不住,一下子跳了起来。
tā jīdòng de ànnà bù zhù, yīxiàzi tiào le qǐlái。
O kadar heyecanlıydı ki kendini tutamadı ve zıpladı.
-
听到这个好消息,她按纳不住内心的喜悦,泪流满面。
tīng dào zhège hǎo xiāoxī, tā ànnà bù zhù nèixīn de xǐyuè,lèiliúmǎnmiàn
Bu iyi haberi duyunca, sevincini tutamadı ve mutluluktan ağladı