按捺不住 tutamadı
Explanation
指抑制不住,控制不住。多形容急切的心情或强烈的感情。
Bir şeyi bastırma veya kontrol edememeyi ifade eder; çoğunlukla acil bir duyguyu veya güçlü bir duyguyu tanımlar.
Origin Story
夕阳西下,小李终于完成了为期一个月的项目,他按捺不住内心的喜悦,立刻拨通了女朋友的电话,迫不及待地想要分享这份成功的喜悦。他描述着项目完成过程中的挑战和克服困难的经历,言语中充满了自豪和骄傲。电话那头,女朋友也为他感到高兴,两人相约晚上一起庆祝一番。小李挂断电话后,嘴角始终洋溢着幸福的笑容,心里充满了对未来的憧憬和期待。
Güneş batarken, Xiao Li nihayet bir aylık projesini tamamladı. Sevincini içine sığdıramadı ve başarının sevincini paylaşmak için hemen kız arkadaşını aradı. Proje boyunca karşılaştığı zorlukları ve bunların üstesinden gelme deneyimlerini anlattı, sözleri gururla doluydu. Telefonun diğer ucunda, kız arkadaşı da onun için mutluydu ve akşam birlikte kutlamaya karar verdiler. Telefonu kapattıktan sonra, Xiao Li'nin yüzünde hala mutlu bir gülümseme vardı, kalbi geleceğe dair özlem ve beklentilerle doluydu.
Usage
用于描写内心激动、兴奋、急切的心情难以抑制的状态。
İçsel heyecan, gerilim ve acil durumun bastırılmasının zor olduğu durumu tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
她按捺不住内心的喜悦,迫不及待地想要分享这个好消息。
tā àn nà bù zhù nèixīn de xǐ yuè, pò bù jí dài de xiǎng yào fēn xiǎng zhège hǎo xiāoxī.
Sevincini içine sığdıramadı ve bu iyi haberi paylaşmak için can atıyordu.
-
听到这个好消息,他按捺不住激动的心情,兴奋地跳了起来。
tīng dào zhège hǎo xiāoxī, tā àn nà bù zhù jīdòng de xīnqíng, xīngfèn de tiào le qǐlái.
Bu iyi haberi duyunca heyecanını tutamadı ve sevinçten zıpladı.