旁观者清 Dışarıdan bakanlar açıkça görüyor
Explanation
比喻当事人由于利害关系或其他原因看不清问题的实质,而局外人却看得清楚。
Bu deyim, bir duruma karışanların durumun özüne karşı genellikle kör olduklarını, dışarıdakilerin ise net bir şekilde gördüklerini ifade eder.
Origin Story
唐朝时期,有个大臣叫魏征,他很擅长评判政治得失。有一次,唐太宗李世民问魏征:‘你认为我执政以来,做得怎么样?’魏征并没有直接回答,而是说:‘旁观者清,当局者迷,陛下如果想知道自己做的怎么样,不妨去问问那些没有参与政事的人民百姓。’唐太宗采纳了魏征的建议,派人四处调查民意,最后根据民情,改进了很多政策,使大唐国运更加昌隆。
Tang Hanedanlığı sırasında, siyasi kararların başarısını veya başarısızlığını değerlendirmede çok başarılı olan Wei Zheng adında bir bakan vardı. Bir keresinde İmparator Taizong Li Shimin, Wei Zheng'e: 'Hükümdarlığım hakkında ne düşünüyorsun?' diye sordu. Wei Zheng doğrudan cevap vermedi, ancak şöyle dedi: 'Dışarıdakiler açıkça görüyor, dahil olanlar ise kördür. Hazretleri, yaptıklarınızı öğrenmek istiyorsanız, siyasete karışmayan insanlara danışmalısınız.' İmparator Taizong, Wei Zheng'in tavsiyesini dikkate aldı, kamuoyunu araştırmak için insanları gönderdi ve sonunda birçok politikasını iyileştirerek Tang Hanedanlığı'nı daha da müreffeh hale getirdi.
Usage
多用于评价对事情看法不同的人;常与“当局者迷”连用。
Genellikle ilgili olanlar ve dışarıdakilerin farklı bakış açılarını tanımlamak için kullanılır; genellikle “İlgilenenler karışmış durumda” ile birlikte kullanılır.
Examples
-
当局者迷,旁观者清。
dangjuzhemimi, pangguanzheqing
İlgilenenler karışmış durumda, dışarıdakiler ise net bir şekilde görüyor.
-
对于这件事,旁观者清,我们应该听听他们的意见。
duiyuzhejianshi, pangguanzheqing, womengaitingting tamen de yijian
Bu konuda dışarıdakilerin daha net bir bakış açısı var; onların görüşlerini dinlemeliyiz.