洋洋自得 kendini beğenmiş
Explanation
形容得意时神气十足的姿态。
Kendi kendine yetmiş ve kibirli bir tavrı tanımlar.
Origin Story
话说唐朝时期,有个名叫李白的书生,他从小就聪明好学,尤其擅长写诗。一天,他写了一首好诗,心里美滋滋的,便拿着诗稿去见一位有名的诗人,想让对方点评。诗人看完后,赞不绝口,连连称赞李白的才华横溢。李白听后,心里更是得意洋洋,走路都像飘起来一样,神气十足,完全沉浸在成功的喜悦之中,一副洋洋自得的样子。他一路走,一路哼着小曲,根本没注意到路边的坑洼,结果一脚踩空,摔了个狗吃屎,这下子,他之前的得意劲儿全都没了。
Tang Hanedanlığı döneminde, küçük yaştan itibaren zeki ve çalışkan olan, özellikle şiir yazmada başarılı olan Li Bai adında bir bilgin vardı. Bir gün güzel bir şiir yazdı ve kendisiyle çok gurur duydu, bu yüzden görüşünü almak için şiirini ünlü bir şaire götürdü. Şiiri okuduktan sonra şair onu övdü ve Li Bai'nin olağanüstü yeteneğini takdir etti. Li Bai daha da coştu, sanki havaya yükseliyormuş gibi yürüdü, kendini önemli hissetti ve başarının sevincine tamamen kapıldı. Şarkı söyleyerek yürürken, yoldaki çukurları fark etmedi ve sonunda düştü. Kendine olan güvensizliği ortadan kalktı.
Usage
用于描写人得意洋洋的神态。
Birinin kendini beğenmiş ve kibirli tavrını tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他考试得了满分,洋洋自得地笑了。
tā kǎoshì déle mǎnfēn, yángyáng zìdé de xiàole.
Sınavda tam puan aldı ve kendini beğenmiş bir şekilde gülümsedi.
-
取得成功后,他洋洋自得,得意洋洋。
qǔdé chénggōng hòu, tā yángyáng zìdé, déyì yángyáng
Başarısından sonra, kendini beğenmiş ve kibirliydi.