煞有介事 ciddiyetle
Explanation
指装模作样,好像真有其事的样子。多指大模大样,好像很了不起的样子。
Bir şeyin gerçekten önemli veya anlamlıymış gibi ciddi ve resmi bir tavır takınmayı, genellikle öz önem gösterisini ima etmeyi ifade eder.
Origin Story
小明为了在同学面前炫耀,煞有介事地拿出一个旧盒子,声称这是他祖上传下来的宝物,里面装着稀世珍宝。他小心翼翼地打开盒子,里面却只是一些干枯的树叶。同学们都忍不住笑了,小明这才意识到自己过于夸张了。这个故事告诉我们,做事应该实事求是,不要为了虚荣心而夸大其词,煞有介事地欺骗他人。
Sınıf arkadaşlarına hava atmak için Xiao Ming, ciddi bir tavırla eski bir kutu çıkardı ve bunun atalarından kalma, nadir hazineler içeren bir hazine olduğunu iddia etti. Kutuyu dikkatlice açtı ama içinde sadece kurumuş yapraklar vardı. Sınıf arkadaşları kahkaha attı ve Xiao Ming abarttığını fark etti. Bu hikaye bize dürüst olmayı ve rol yapmamayı öğretiyor.
Usage
作谓语、定语、状语;多用于贬义;指装模作样,好像真有其事的样子。
Yüklem, sıfat veya zarf olarak kullanılabilir; genellikle olumsuz anlamda kullanılır; bir şeyin gerçekten önemli veya anlamlıymış gibi ciddi ve resmi bir tavır takınmayı, genellikle öz önem gösterisini ima etmeyi ifade eder.
Examples
-
他煞有介事地向大家讲解他的“伟大发明”,其实不过是一个简单的装置。
tā shàyǒujièshi de xiàng dàjiā jiǎngjiě tā de "wěidà fā míng", qíshí bùguò shì yīgè jiǎndān de zhuāngzhì
“Büyük buluşu”nu herkese büyük bir ciddiyetle anlattı, ama o sadece basit bir aletti.
-
他煞有介事地批评我的文章,语气之严厉,让我不知所措。
tā shàyǒujièshi de pīpíng wǒ de wénzhāng, yǔqì zhī yánlì, ràng wǒ bùzhī suǒcuò
Makaleme ciddiyet ve sertlikle eleştirdi, ne yapacağımı şaşırdım