目不暇接 mù bù xiá jiē gözler yetişemiyor

Explanation

形容东西很多,眼睛都看不过来。

Çok fazla şey olduğu ve hepsini görmenin zor olduğu anlamına gelir.

Origin Story

熙熙攘攘的集市上,琳琅满目的商品让人目不暇接。来自全国各地的商贩们热情地叫卖着各自的货物:精美的瓷器,色彩斑斓的丝绸,闪闪发光的珠宝,还有各种奇珍异宝。小丽穿梭在人群中,看得眼花缭乱,不知不觉就迷失在了这片热闹非凡的景象中。她想买些家乡特产带回去,可是一件件商品都如此精美,让她难以抉择,目不暇接的感觉让她不知所措。最终,她选择了几样自己最喜欢的物品,带着满满的收获和愉悦的心情离开了集市。

xixi rangrang de jishishang,linlangmanmu de shangpin rang ren mubuxiajie. Laizi quan guo ge di de shangfanmen reqing de jiaomaizhe gezi de huowu: jingmei de ciqi,secai banlan de sichou,shanshan faguang de zhubao,hai you ge zhong qizhen yibao. Xiaoli chuansuo zai renqun zhong,kan de yanhuahuoluan,buzhi bujue jiu mishi zai le zhe pian renao feifan de jingxiang zhong. Tana xiang mai xie jiaxiang techan dai huigu,ke shi yijianjian shangpin dou ruci jingmei,rang ta nanyijuecai,mubuxiajie de ganjue rang ta buzhi suo cuo.Zui zhong,ta xuanzele ji yang ziji zui xihuan de wupin,dai zhe manman de shouhuo he yu yue de xinqing li kaile jishi.

Gürültülü pazarda, malzemenin bolluğu göz kamaştırıcıydı. Ülkenin dört bir yanından gelen satıcılar, mallarını coşkuyla sunuyorlardı: zarif porselenler, canlı renklerde ipekler, pırıl pırıl mücevherler ve her türlü nadir hazine. Xiaoli kalabalığın arasından geçerken, gözleri hayranlıkla açılmıştı ve kendini bu canlı manzaranın içinde kaybetmişti. Eve götürmek için birkaç yerel ürün almak istiyordu, ancak her ürün o kadar güzeldi ki karar vermekte zorlanıyordu. Malzemenin bolluğu karşısında şaşkına dönmüştü. Sonunda, birkaç favori eşyasını seçti ve alışveriş torbası ve mutlu bir kalple pazardan ayrıldı.

Usage

用于形容物品众多,来不及观看。

yongyu xingrong wupin zhongduo,laibubuji guankan

Çok fazla eşya olduğu ve hepsini görmenin mümkün olmadığı anlamında kullanılır.

Examples

  • 商场促销活动,商品琳琅满目,令人目不暇接。

    shangchang cuxiao huodong,shangpin linlangmanmu,lingren mubuxiajie

    Alışveriş merkezindeki indirimli ürünler o kadar çoktu ki hepsini görmek imkansızdı.

  • 博物馆里珍贵的文物数不胜数,让人目不暇接。

    bowuguanli zhengui de wenwu shubushengshu,rang ren mubuxiajie

    Müzede o kadar çok değerli eser vardı ki hepsini görmek imkansızdı