耳聋眼瞎 sağır ve kör
Explanation
形容因受到极大刺激而暂时性地听不见、看不见。
Kuvvetli bir şoktan kaynaklanan geçici işitme ve görme kaybını tanımlamak için kullanılır.
Origin Story
在战火纷飞的年代,小村庄里住着一对善良的老人。他们勤劳朴实,靠着微薄的收入过着平静的生活。然而,一场突如其来的空袭打破了他们的宁静。家园被炸毁,周围的一切都变成了一片废墟。老人在废墟中苦苦寻找着,最终找到了他们的孙子,但孙子却在爆炸中受了重伤,耳聋眼瞎。老人们悲痛欲绝,却只能默默地照顾着孙子,直到生命的尽头。
Savaş döneminde küçük bir köyde yaşlı ve iyi kalpli bir çift yaşıyordu. Çalışkan ve sadeydiler, az bir gelirle huzurlu bir hayat yaşıyorlardı. Ancak ani bir hava saldırısı huzurunu bozdu. Evleri yıkıldı ve çevrelerinde her şey harabeye döndü. Yaşlı çift enkazda torunlarını aradı ve sonunda buldular, ancak patlamada ağır yaralanmıştı ve sağır ve kör olmuştu. Yaşlı çift çok üzgündü, ancak hayatlarının sonuna kadar torunlarına sessizce bakmaktan başka çareleri yoktu.
Usage
多用于描写因受到强烈刺激而导致的暂时性耳聋眼瞎。
Genellikle güçlü bir şoktan kaynaklanan geçici işitme ve görme kaybını tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他被突如其来的噩耗打击得耳聋眼瞎,好几天都没缓过神来。
tā bèi tū rú qí lái de è háo dǎjī de ěr lóng yǎn xiā, hǎo jǐ tiān dōu méi huǎn guò shén lái.
Aniden gelen kötü haberden o kadar etkilendi ki sağır ve kör oldu ve iyileşmesi birkaç gün sürdü.
-
这场车祸让他耳聋眼瞎,失去了曾经美好的生活。
zhè chǎng chē huò ràng tā ěr lóng yǎn xiā, shī qù le céng jīng měihǎo de shēnghuó。
Kaza onu sağır ve kör etti ve bir zamanlar güzel olan hayatını kaybetti.