自圆其说 kendini haklı çıkarma
Explanation
指说话的人能使自己的论点或谎话没有漏洞。
Bir kişinin argümanlarını veya yalanlarını kusursuz gösterme yeteneğine işaret eder.
Origin Story
话说清朝某年,江南一带发生了一起海盗劫掠事件。当地官员史大人奉命调查此案,但由于证据不足,难以定案。然而,为了向朝廷交代,史大人绞尽脑汁,最终将事情说得滴水不漏,巧妙地将责任推卸给了其他官员。他编造了一系列看似合理的故事,将各个细节都处理得天衣无缝,令朝廷一时难以辨别真伪,最后不了了之。史大人的这一番操作,虽然让朝廷暂时信服,却也让他背负了隐瞒事实的骂名,最终落得个“自圆其说”的下场。
Söylendiğine göre, Qing Hanedanlığı'nın belirli bir yılında, Jiangnan bölgesinde bir korsan soygun olayı meydana geldi. Yerel yetkili Bay Shi, davayı soruşturma emri aldı, ancak yetersiz kanıt nedeniyle, hüküm vermek zordu. Ancak, mahkemeye rapor vermek için Bay Shi çok çaba sarf etti ve sonunda konuyu kusursuz bir şekilde sundu, sorumluluğu diğer yetkililere ustaca kaydırdı. Bir dizi makul görünen hikaye uydurdu, her ayrıntıyı mükemmel bir şekilde ele aldı ve mahkemenin bir süre gerçekle yalanı ayırt etmesini zorlaştırdı, bu da sonunda bir çıkmaza yol açtı. Bay Shi'nin eylemleri, mahkemeyi geçici olarak ikna etmiş olsa da, aynı zamanda gerçekleri gizleme ününü de üstlendi ve sonunda "kendini haklı çıkarma" sonucuna yol açtı.
Usage
通常用于形容一个人说话能够自圆其说,不露破绽,也用于讽刺那些不顾事实真相,巧言令色,掩盖真相的人。
Genellikle bir kişinin kendini kusursuz bir şekilde haklı çıkarma yeteneğini tanımlamak için kullanılır, aynı zamanda gerçeği görmezden gelen, ustaca konuşan ve gerçeği gizleyenleri hicvetmek için de kullanılır.
Examples
-
他的解释虽然很长,但仍然漏洞百出,根本无法自圆其说。
tade jieshi suiran hen chang, dan rengran loudubai chu, genben wufa ziyuanqishuo.
Açıklaması uzun olmasına rağmen, yine de birçok açığı vardı ve kendini haklı çıkaramadı.
-
这个谎言编得太粗糙了,根本自圆其说。
zhege huangyan bian de tai cucao le, genben ziyuanqishuo.
Yalan çok kaba idi, kendini haklı çıkaramazdı.