令人莫测 tahmin edilemez
Explanation
形容情况复杂,使人无法推测。
Tahmin edilmesi zor, karmaşık bir durumu tanımlar.
Origin Story
一个侦探接到一个神秘的案件,案发现场凌乱不堪,线索零散,各种迹象相互矛盾,令侦探百思不得其解。他仔细观察每一个细节,试图理清事件的脉络,然而,案情扑朔迷离,令人莫测。凶手的手法非常高明,没有留下任何明显的痕迹。侦探查阅了大量的资料,走访了多位证人,但依旧没有找到突破口。案件的真相仿佛隐藏在浓雾之中,让人难以看清。随着调查的深入,侦探发现了一些新的线索,这些线索似乎指向了一个意想不到的方向。经过缜密的分析和推理,侦探终于揭开了案件的谜底,原来凶手是……
Bir dedektif gizemli bir dava alır. Suç mahalli dağınık, ipuçları saçılmış ve çeşitli işaretler birbirleriyle çelişiyor, dedektifi şaşırtıyor. Olayların sırasını çözmeye çalışarak her ayrıntıyı dikkatlice inceliyor, ancak dava gizemle çevrili ve tahmin edilemez. Suçlunun yöntemleri çok kurnazca, belirgin hiçbir iz bırakmıyor. Dedektif büyük miktarda bilgi inceliyor, birçok tanıkla görüşüyor, ancak yine de bir atılım yapamıyor. Davanın gerçeği yoğun bir sisin içinde gizlenmiş gibi görünüyor, net bir şekilde görmeyi zorlaştırıyor. Soruşturma ilerledikçe, dedektif beklenmedik bir yöne işaret eden bazı yeni ipuçları buluyor. Dikkatli bir analiz ve çıkarım sonrasında, dedektif nihayet davanın gizemini çözüyor. Suçlu...
Usage
作谓语、定语;用于人或事物
Yüklem veya sıfat olarak kullanılır; kişileri veya şeyleri ifade eder
Examples
-
他的计划十分周密,令人莫测高深。
tā de jìhuà shífēn zhōumì, lìng rén mò cè gāoshēn
Planları son derece ayrıntılı ve anlaşılması zor.
-
面对复杂的局势,我们感到前途令人莫测。
miàn duì fùzá de júshì, wǒmen gǎndào qiántú lìng rén mò cè
Karmaşık bir durumla karşı karşıya kaldığımızda, gelecek hakkında belirsizlik hissediyoruz.