咫尺天涯 yakın, ama uzak
Explanation
形容距离虽然很近,却难以接近,如同远在天涯一样。
Coğrafi olarak çok yakın olsalar da, dünyanın öbür ucundaymış gibi hisseden iki insanı anlatan bir durum.
Origin Story
唐代诗人李白和杜甫,一位浪漫不羁,一位沉郁顿挫,两人都对盛唐的繁华景象有着深刻的感受。他们虽然生活在同一时代,但因各种原因,两人见面的机会并不多。一次,李白应邀到长安参加盛大的宫廷宴会。席间,李白写下了一首气势磅礴的诗篇,赞美大唐王朝的辉煌。杜甫闻讯后,内心激动不已,特意前往长安想与李白一叙。然而,当杜甫到达长安时,李白早已乘船东下,飘然而去。杜甫望着滚滚长江,心中充满了惆怅。他知道,他和李白之间,虽然看似近在咫尺,却如同咫尺天涯,难以相见。从此,两人虽然诗歌传唱,但难得一见。这便是“咫尺天涯”的真实写照。
Tang Hanedanlığı'nın iki büyük şairi Li Bai ve Du Fu, aynı dönemde yaşamalarına rağmen çeşitli nedenlerden dolayı çok az karşılaşma fırsatı buldular. Romantik ve kaygısız tarzıyla bilinen Li Bai, Chang'an'da görkemli bir saray ziyafetine davet edildi. Orada, Tang Hanedanlığı'nın ihtişamını öven muhteşem bir şiir yazdı. Bunu duyan, şiirleri kasvetli derinlikle karakterize edilen Du Fu, çok etkilendi ve Li Bai ile görüşmek için Chang'an'a gitti. Ancak Du Fu vardığında Li Bai zaten tekneyle ayrılmıştı. Geniş Yangtze Nehri'ne bakan Du Fu, derin bir özlem hissetti. Coğrafi olarak yakın olmalarına rağmen, ölçülemez bir mesafeyle ayrıldıklarını fark etti; bu, "zhǐ chǐ tiān yá" — santimetrelerce yakın, ama dünyalar kadar uzak — için mükemmel bir örnek.
Usage
用于形容距离很近,却很难相见,如同远在天涯一样。
Mesafe çok kısa olsa bile, çok uzaktaymış gibi hissedildiğinde, bir araya gelmenin zorluğunu ifade eder.
Examples
-
虽然他们住在隔壁,却像咫尺天涯,很少见面。
suīrán tāmen zhù zài gé bì, què xiàng zhǐ chǐ tiān yá, hǎo shǎo jiàn miàn
Yan yana komşu olarak yaşıyorlar, ancak birbirlerinden çok uzaklarmış gibi hissediyorlar, nadiren bir araya geliyorlar.
-
距离如此之近,却如同咫尺天涯,令人唏嘘不已。
jùlí rúcǐ zhī jìn, què rútóng zhǐ chǐ tiān yá, lìng rén xī xū bù yǐ
Mesafe çok kısaydı ama sonsuzmuş gibi hissettiriyor, iç karartıcıydı.