唯我独尊 Sadece ben yüceyim
Explanation
原指佛教创始人释迦牟尼自称的至高无上地位。现多形容极端自高自大,认为只有自己最了不起。
Başlangıçta Budizm'in kurucusu Şakyamuni'nin iddia ettiği en yüksek statüyü ifade ediyordu. Şimdi çoğunlukla aşırı kibri ve sadece kendisinin en önemli olduğuna inanmayı tanımlamak için kullanılıyor.
Origin Story
很久以前,在古印度的迦毗罗卫国,净饭王与摩耶夫人诞下了一位皇子——悉达多。悉达多从小就展现出非凡的智慧和才能,但他并没有沉迷于王宫的奢华生活,反而对人生的苦难和痛苦产生了深刻的思考。29岁那年,他毅然舍弃王位,出家修行,寻求解脱之道。经过六年苦行,他终于在菩提树下顿悟成佛,自称天上天下,唯我独尊。这并非自负,而是他悟道后对宇宙人生的深刻理解和对自身觉悟的坚定信念。他创立佛教,教化众生,最终普度众生,走向涅槃。
Çok eski zamanlarda, antik Hindistan Kapilavastu krallığında, Kral Shuddhodana ve Kraliçe Maya bir prens doğurdular—Siddhartha. Siddhartha küçük yaştan itibaren olağanüstü bilgelik ve yetenek gösterdi. Ancak sarayın lüks hayatında kaybolmadı; bunun yerine hayatın acı ve ıstırabını derinden düşündü. 29 yaşında tahtını terketti, rahip oldu ve kurtuluş yolunu aradı. Altı yıl süren çileli uygulamadan sonra, nihayet Bodhi ağacının altında aydınlanmaya ulaştı ve kendini gökte ve yerde tek layık kişi olarak ilan etti. Bu kibir değildi, ancak aydınlanmasından sonra evren ve hayata dair derin bir anlayış ve kendi uyanışına olan sarsılmaz inancıydı. Budizm'i kurdu, canlıları eğitti ve nihayetinde tüm canlıları aydınlanmaya ve Nirvana'ya götürdü.
Usage
形容人极端自高自大,目中无人。
Aşırı kibirli ve kendini beğenmiş birini tanımlamak için.
Examples
-
他总是唯我独尊,看不起任何人。
tā zǒngshì wéi wǒ dú zūn, kàn bù qǐ rènhé rén. tā zhè zhǒng wéi wǒ dú zūn de tàidu lìng rén fǎngǎn.
O her zaman kendini diğerlerinden üstün görüyor, herkesi aşağılıyor.
-
他这种唯我独尊的态度令人反感。
Bu kibirli tavrı itici