善罢甘休 barışmak
Explanation
轻易地了结纠纷,心甘情愿地停止再闹。
Anlaşmazlıkları kolayca çözmek ve isteyerek gürültü çıkarmayı bırakmak.
Origin Story
话说在一个繁华的集市上,有两个小贩因为地盘问题发生争执。甲小贩先摆摊,乙小贩后来居上,占据了甲小贩一部分生意。争吵越来越激烈,几乎要动起手来。这时,一位德高望重的老者走上前来,劝解双方。老者娓娓道来,讲述了邻里和睦的重要性,劝诫他们要以和为贵。最终,在老者的劝说下,两个小贩都冷静下来,认识到争吵并不能解决问题,而是会两败俱伤。他们最终决定各让一步,善罢甘休,继续各自经营生意。集市又恢复了往日的热闹祥和。
Yoğun bir pazarda, iki satıcı bölge yüzünden tartışmaya başladı. İlk satıcı tezgahını önce kurmuştu; ikinci satıcı daha sonra geldi ve ilk satıcının işinin bir kısmını aldı. Tartışma tırmandı ve şiddete dönüşme tehdidi doğdu. Yaşlı bir adam araya girerek, komşuluk barışının önemini sakin bir şekilde anlattı ve uzlaşma çağrısında bulundu. İkna olan satıcılar tartışmayı bıraktı; her biri bir taviz verdi ve işlerine barış içinde devam etti.
Usage
用于劝说双方停止争执,达成和解。
İki tarafı da tartışmayı bırakmaları ve uzlaşmaya varmaları için ikna etmek için kullanılır.
Examples
-
经过协商,双方终于善罢甘休。
jing guo xieshang, shuāngfāng zhōngyú shàn bà gān xiū.
Görüşmelerden sonra, her iki taraf da sonunda meseleyi kapatmaya karar verdi.
-
他本想继续争论,但见对方态度坚决,只好善罢甘休。
tā běn xiǎng jìxù zhēnglùn, dàn jiàn duìfāng tàidù jiānjué, zhǐ hǎo shàn bà gān xiū.
Başlangıçta tartışmayı sürdürmek istiyordu, ancak karşı tarafın kararlı tutumunu görünce vazgeçmek zorunda kaldı.