夺眶而出 fışkırmak
Explanation
形容因极度悲伤或极度欢喜而流泪。
Aşırı üzüntü veya aşırı sevinç nedeniyle gözyaşı dökülmesini tanımlar.
Origin Story
小雨淅淅沥沥地下着,老张坐在窗边,望着远方,思绪万千。他回忆起年轻时和老伴一起在田间劳作的场景,那时他们虽然辛苦,却充满希望。如今,老伴已经离他而去,只剩下他孤身一人,无尽的思念如潮水般涌来,泪水夺眶而出。他擦干眼泪,心里默默地说:“我会好好活下去,不辜负我们一起走过的岁月。”
Hafif bir yağmur yağıyordu, yaşlı Zhang pencerenin yanında oturmuş, uzağa bakıyor, düşüncelere dalmıştı. Gençliğindeki günleri, eşiyle birlikte tarlada çalıştıkları zamanları hatırlıyordu. Çok çalışsalar da umut doluydular. Şimdi, eşi ölmüş, tek başına kalmıştı ve bitmek bilmeyen bir özlem dalgası onu vurmuş, gözlerinden yaşlar boşalıyordu. Gözyaşlarını sildi ve içinden şöyle dedi: “İyi yaşayacağım, birlikte geçirdiğimiz yılları mahcup etmeyeceğim.”
Usage
用于描写因强烈情感而流泪的场景,多用于书面语。
Kuvvetli duygular nedeniyle gözyaşlarının aktığı sahneleri tanımlamak için kullanılır, çoğunlukla yazılı dilde.
Examples
-
听到这个令人悲伤的消息,我的眼泪夺眶而出。
tingdao zhe ge ling ren beishang de xiaoxi, wo de yanlei duokuang er chu
Bu üzücü haberi duyunca gözlerim doldu.
-
他因为考试取得好成绩而喜极而泣,泪水夺眶而出。
ta yinwei kaoshi qude hao chengji er xiji er qi, leishui duokuang er chu
Sınav sonuçlarından dolayı çok sevindi ve gözyaşları sel gibi aktı.