杳无人烟 ıssız
Explanation
形容地方偏僻荒凉,没有人家。
Kimsenin yaşamadığı ıssız ve ıssız bir yeri tanımlar.
Origin Story
话说唐朝时期,一位名叫李白的诗人,他为了寻找创作灵感,远离喧嚣的都市,来到了位于边疆的一处深山老林。这里地处偏僻,山路崎岖,人烟稀少,一路上,李白几乎没有碰到任何人。他走啊走,走了好久好久,终于来到了一片广袤无垠的草原。放眼望去,草原上绿草茵茵,牛羊成群,一派生机勃勃的景象,但是,却不见人影。李白不禁感叹道:‘这地方真可谓是杳无人烟啊!’他被眼前的景象深深震撼,也从中获得了不少的创作灵感,写出了许多传世名篇。
Rivayete göre Tang Hanedanlığı döneminde, Li Bai adlı bir şair, yaratıcı ilham arayışı içinde, kalabalık şehri terk edip sınır bölgesinde ıssız bir dağ ormanına girdi. Bölge ıssızdı, dağ yolları engebeliydi ve nüfus seyrekti. Yolculuğu boyunca Li Bai neredeyse hiç kimseye rastlamadı. Yürümeye devam etti ve sonunda geniş bir çayırı buldu. Göz alabildiğine çayır, yemyeşil otlar ve sığır ve koyun sürülerine ev sahipliği yapıyordu, canlı bir manzara; ancak tek bir insan bile görünür değildi. Li Bai aniden, 'Bu yer gerçekten ıssız!' diye bağırdı. Bu manzara onu derinden etkiledi ve eserleri için önemli bir ilham kaynağı oldu ve birçok ünlü başyapıt ortaya çıktı.
Usage
用于描写偏僻荒凉的地方。
Uzak ve ıssız yerleri tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
戈壁滩上,杳无人烟。
ge bi tan shang, yao wu ren yan
Gobi Çölü ıssızdır.
-
远处的山峦,杳无人烟,显得格外寂静
yuan chu de shan luan, yao wu ren yan, xian de ge wai ji jing
Uzaktaki dağlar ıssız ve son derece sessiz görünüyor