自我陶醉 kendini beğenmişlik
Explanation
指过分沉浸在自己营造的优越感或满足感中,盲目地自我欣赏。
Kendisi tarafından yaratılan üstünlük veya memnuniyet duygusuna aşırı derecede dalmayı, körü körüne kendini beğenmeyi ifade eder.
Origin Story
小明参加了学校的演讲比赛,他精心准备了一个关于保护环境的演讲稿。比赛当天,小明演讲流畅,台风稳健,赢得了评委和观众的一致好评。然而,比赛结束后,小明并没有认真总结经验教训,而是沉浸在获得一等奖的喜悦中,自我陶醉,甚至开始轻视其他同学的演讲成果。他认为自己的演讲是无可挑剔的,是完美的,完全忽略了他演讲中的一些小瑕疵以及其他同学演讲中的闪光点。这种自我陶醉,让他错失了继续提升的机会,也让他与其他同学的关系变得疏远。
Ayşe okulun konuşma yarışmasına katıldı ve çevre koruma hakkında dikkatlice bir konuşma hazırladı. Yarışma günü Ayşe'nin konuşması akıcıydı, sahne duruşu sağlamdı ve jüri ve izleyicilerden tam not aldı. Ancak yarışmadan sonra Ayşe deneyimlerini ve derslerini ciddiyetle özetlemedi, bunun yerine birincilik ödülünün sevincine kapıldı, kendini beğenmiş oldu ve hatta diğer öğrencilerin başarılarını küçümsemeye başladı. Konuşmasının kusursuz ve mükemmel olduğuna inanıyor, konuşmasındaki bazı küçük kusurları ve diğer öğrencilerin konuşmalarındaki olumlu yönleri tamamen göz ardı ediyordu. Bu kendini beğenmişlik, daha fazla gelişme fırsatını kaçırmasına ve diğer öğrencilerle olan ilişkisinin bozulmasına neden oldu.
Usage
形容一个人过分沉浸在自我欣赏和满足感中,缺乏客观评价和自我反省。
Bir kişinin aşırı derecede kendini beğenmeye ve tatmine dalmış olmasını, objektif değerlendirme ve öz eleştiriden yoksun olmasını anlatmak için kullanılır.
Examples
-
他总是自我陶醉于自己的成就,忽略了别人的努力。
tā zǒngshì zìwǒ táozuì yú zìjǐ de chéngjiù, hūlüè le biérén de nǔlì.
Her zaman kendi başarılarıyla övünür ve başkalarının çabalarını görmezden gelir.
-
他沉浸在音乐的世界里,自我陶醉,忘记了时间。
tā chénmò zài yīnyuè de shìjiè lǐ, zìwǒ táozuì, wàngjì le shíjiān。
Müziğin dünyasına dalmış, kendine kapılmış ve zamanı unutmuş