若有所思 ruò yǒu suǒ sī düşünceli

Explanation

若有所思,形容好像在思考着什么的样子。通常指表情专注,内心在思考问题。

“Ruò yǒu suǒ sī”, düşüne dalmış, derin düşüncelere dalmış birini tanımlar.

Origin Story

夕阳西下,一位老者坐在山顶的巨石上,远眺着山下繁华的都市。他眉头紧锁,若有所思。年轻的游客好奇地走近,问道:"老人家,您在想什么呢?"老者缓缓地抬起头,眼神深邃,仿佛看穿了世事沧桑。他轻声说道:"我在想,人生究竟是什么?"游客不解,老者继续说道:"我年轻时,一心追求名利,如今功成名就,却发现这些都只是过眼云烟。我开始思考人生的意义,生命的价值。"老者顿了顿,又说道:"人生如逆旅,我亦是行人。我一直在寻找,寻找生命的答案,寻找内心的平静。",

xīyáng xīxià, yī wèi lǎorén zuò zài shāndǐng de jùshí shàng, yuǎntiào zhe shānxià fán huá de dūshì. tā méi tóu jǐn suǒ, ruò yǒu suǒ sī. niánqīng de yóukè háoqí de zǒujìn, wèndào: 'lǎorénjia, nín zài xiǎng shénme ne?' lǎorén huǎnhuǎn de tǐ qi tóu, yǎnshēn shēnsuì, fǎngfú kàn chuān le shìshì cāng sāng. tā qīngshēng shuōdào: 'wǒ zài xiǎng, rénshēng jiūjìng shì shénme?' yóukè bù jiě, lǎorén jìxù shuōdào: 'wǒ niánqīng shí, yīxīn zhuīqiú mínglì, rújīn gōng chéng míng jiù, què fāxiàn zhèxiē dōu zhǐshì guò yǎn yúnyān. wǒ kāishǐ sīkǎo rénshēng de yìyì, shēngmìng de jiàzhí.' lǎorén dùn le dùn, yòu shuōdào: 'rénshēng rú nìlǚ, wǒ yì shì xíngrén. wǒ yīzhí zài xúnzhǎo, xúnzhǎo shēngmìng de dá'àn, xúnzhǎo nèixīn de píngjìng.

Güneş batarken yaşlı bir adam, tepesindeki büyük bir kayanın üzerinde oturmuş, aşağıdaki kalabalık şehri izliyordu. Kaşları çatılmış, düşüncelere dalmıştı. Meraklı genç bir turist yaklaştı ve sordu: “Yaşlı adam, ne düşünüyorsun?” Yaşlı adam yavaşça başını kaldırdı, gözleri derin, sanki hayatın iniş çıkışlarını görmüş gibiydi. Yumuşak bir sesle dedi: “Hayatın ne olduğunu düşünüyorum.” Turist anlamadı ve yaşlı adam devam etti: “Gençken şöhret ve servete ulaşmaya çalıştım ve şimdi başarılı oldum, ama bunun geçici olduğunu fark ettim. Hayatın anlamı ve değeri hakkında düşünmeye başladım.” Yaşlı adam durakladı ve ekledi: “Hayat bir yolculuk gibidir ve ben de bir yolcuyum. Aramıştım, hayatta cevaplar aramıştım, iç huzuru aramıştım.”

Usage

用作谓语、定语、状语;形容神态表情。

yòng zuò wèiyǔ, dìngyǔ, zhuàngyǔ; xiāo róng shéntài biǎoqíng

Yüklem, sıfat veya zarf olarak kullanılır; ifadeyi tanımlar.

Examples

  • 他独自坐在窗边,若有所思。

    tā dúzì zuò zài chuāng biān, ruò yǒu suǒ sī.

    Pencere kenarında yalnız başına oturuyordu, düşünceli görünüyordu.

  • 她站在那里,若有所思地望着远方。

    tā zhàn zài nàlǐ, ruò yǒu suǒ sī de wàng zhe yuǎnfāng

    Orada duruyordu, uzaklara dalgın bir şekilde bakıyordu