话不投机 Anlaşmazlık
Explanation
指双方言语思想不能沟通,意见不合。
Bu, her iki tarafın da sözcükler ve düşünceler aracılığıyla iletişim kuramadığı ve farklı görüşlere sahip olduğu anlamına gelir.
Origin Story
老张和老李是多年的邻居,两人性格迥异,爱好也大相径庭。一日,两人闲聊,老张滔滔不绝地讲述他最近迷上的收藏,从古董瓷器到稀有邮票,说得眉飞色舞。老李却兴致缺缺,只顾低头摆弄手里的核桃,偶尔应付几句,言语间充满了不屑。老张越说越兴奋,老李却越听越烦躁,最后两人话不投机,不欢而散,从此再也没说过话。
Ayşe ve Fatma uzun yıllardır komşuydu, ancak kişilikleri ve ilgi alanları çok farklıydı. Bir gün, sohbet ediyorlardı. Ayşe, son zamanlarda keşfettiği antika eşya koleksiyonu hobisi hakkında durmaksızın konuşuyordu; antika porselenlerden nadir pullara kadar her şeyi anlatıyordu. Fatma ise hiç ilgilenmiyordu ve elindeki cevizlerle oynuyor, ara sıra kısa ve küçümseyici cevaplar veriyordu. Ayşe iyice heyecanlanırken, Fatma giderek daha çok sinirleniyordu. Sonunda, anlaşamadılar ve tatsız bir şekilde ayrıldılar, bir daha birbirleriyle konuşmadılar.
Usage
形容双方言语思想不能沟通,意见不合。
İki kişinin dilsel ve zihinsel olarak iletişim kuramadığı ve farklı görüşlere sahip olduğu durumu tanımlar.
Examples
-
两人话不投机,遂不欢而散。
liǎng rén huà bù tóu jī, suì bù huān ér sàn.
İki kişi anlaşamadı ve mutsuz bir şekilde ayrıldı.
-
他和她话不投机,只好各自离开。
tā hé tā huà bù tóu jī, zhǐ hǎo gè zì lí kāi.
O ve o anlaşamadılar, bu yüzden ayrı yollardan gittiler.