鬼哭神嚎 Hayaletlerin ağlaması ve şeytanların uluması
Explanation
形容大声哭叫,声音凄厉。多用来描写悲惨的景象或场面。
Yüksek sesle ağlama ve feryat etmeyi, tiz bir sesle tanımlar. Genellikle trajik sahneleri veya olayları tanımlamak için kullanılır.
Origin Story
传说中,一个古老的村庄,因一场瘟疫而遭受了巨大的灾难。村民们一个接一个地倒下,死亡的阴影笼罩着整个村庄。夜深人静之时,村庄里时常传来凄厉的哭喊声,那声音如同鬼哭神嚎一般,令人毛骨悚然。人们听到这些声音,心惊胆战,更害怕瘟疫的蔓延。绝望的哭泣声响彻整个山谷,久久回荡。年迈的村长,怀着沉痛的心情,带领着幸存的村民,在村口搭建起祭坛,祈求上天保佑,希望瘟疫早日结束。在祈福仪式结束后,整个村庄陷入一片沉默,唯有风声在夜空中呜咽,仿佛在为逝去的生命而哀悼。
Efsaneye göre, eski bir köy korkunç bir vebadan muzdarip oldu. Köylüler teker teker hastalandı ve ölümün gölgesi tüm köyü sardı. Gece yarısı, köyde sık sık hayaletlerin ağlaması ve şeytanların uluması gibi tiz çığlıklar yankılanırdı. Bu sesleri duyan insanlar korkuya kapıldı, vebanın yayılmasından daha da çok korktular. Umutsuzluğun çığlıkları vadi boyunca yankılandı ve uzun süre devam etti. Yaşlı köy ağası ağır bir yürek taşıyarak hayatta kalan köylüleri, köyün girişine bir sunak kurup ilahi koruma için dua etmeye yönetti; vebanın yakında sona ereceğini umuyordu. Dua töreninden sonra köy sessizliğe gömüldü, sadece gece rüzgarı fısıldıyordu, sanki ölenleri anıyormuş gibi.
Usage
作谓语、定语;形容大声哭叫,声音凄厉。
Yüklem ve sıfat olarak kullanılır; yüksek sesle ağlama ve feryat etmeyi, tiz bir sesle tanımlar.
Examples
-
战场上鬼哭神嚎,惨不忍睹。
zhan chang shang gui ku shen hao, can bu ren du.
Savaş alanı, ölenlerin çığlıkları ve ulumalarıyla doluydu, korkunç bir manzara.
-
听到这个噩耗,全家鬼哭神嚎,悲痛欲绝。
ting dao zhe ge e hao, quan jia gui ku shen hao, bei tong yu jue
Bu yıkıcı haberi duyunca tüm aile, keder ve umutsuzluğa kapılıp ağladı ve haykırdı