停滞不前 durgunluk
Explanation
指发展停顿,没有进步。
Gelişimin durduğunu ve ilerleme olmadığını ifade eder.
Origin Story
从前,有一个小村庄,村里的人们世世代代都以种植水稻为生。他们的祖辈传下来的种植方法已经沿用了几百年,从未改变过。一开始,水稻产量还算不错,但随着时间的推移,土地逐渐贫瘠,气候也发生了变化,水稻的产量越来越低,村民们的生活也越来越困难。一些年轻人看到这种情况,提出了新的种植方法,例如改良水稻品种,科学施肥,改进灌溉技术等等。但是,村里的老人,坚持沿用老办法,他们认为祖辈传下来的方法才是最可靠的,新的方法不可靠,风险太大。他们坚决反对任何改革,导致村庄的农业发展停滞不前,村民们的生活一直没有改善。直到有一天,一场罕见的洪涝灾害袭击了村庄,毁掉了所有的水稻作物。这次灾难让村民们认识到,固守传统,停滞不前是多么可怕,只有勇于创新,积极变革,才能适应变化的环境,才能获得更好的生活。
Bir zamanlar, nesillerdir pirinç yetiştiren küçük bir köy vardı. Atalarının ekim yöntemleri yüzlerce yıldır hiçbir değişiklik olmadan kullanılıyordu. Başlangıçta pirinç verimi oldukça iyiydi, ancak zamanla toprak giderek çoraklaştı, iklim değişti ve pirinç verimi giderek düştü. Köylülerin hayatı da giderek zorlaştı. Bu durumu gören bazı gençler, pirinç ekiminin yeni yöntemlerini önerdi. Pirinç çeşitlerinin iyileştirilmesi, bilimsel gübre kullanımı, sulama teknolojisinin geliştirilmesi gibi şeyleri önerdiler. Ancak köyün büyükleri eski yöntemleri kullanmakta ısrarcıydı. Atalarından miras kaldığı yöntemlerin en güvenilir olduğuna ve yeni yöntemlerin güvenilmez ve çok riskli olduğuna inanıyorlardı. Herhangi bir reformu kararlılıkla reddettiler, bu da köyün tarımsal gelişiminin durgunlaşmasına ve köylülerin yaşamlarının iyileşmemesine neden oldu. Bir gün, nadir görülen bir sel felaketi köyü vurdu ve tüm pirinç ürünlerini yok etti. Bu felaket, köylülere geleneklere sıkıca bağlı kalmanın ve durgun kalmanın ne kadar korkunç olduğunu gösterdi. Yenilik yapmaya ve aktif olarak reform yapmaya cesaret ederek, değişen ortama uyum sağlayabileceklerini ve daha iyi bir yaşam elde edebileceklerini öğrendiler.
Usage
用作谓语、宾语、定语;形容发展停滞,没有进步。
Yüklem, nesne ve sıfat olarak kullanılır; gelişmenin durgunlaştığını ve ilerleme olmadığını tanımlar.
Examples
-
他因循守旧,工作停滞不前。
ta yin xun shou jiu, gong zuo ting zhi bu qian.
O muhafazakardır ve işi durgun.
-
公司发展停滞不前,急需改革创新。
gong si fa zhan ting zhi bu qian, ji xu gai ge chuang xin.
Şirketin gelişimi durgun ve acilen reform ve yeniliğe ihtiyaç duyuyor.